Başlık sizi aldatmasın, bu yazıda değineceğim kitaplardan sadece biri Amerikalı bir yazarın, Graham Fuller’in kaleminden çıkmış ki o da bir süredir Kanada’da yaşıyor. Diğer iki kitapsa ABD’de yaşayan iki Türk’ün çalışması: Cihan Tuğal ile Zeyno Baran. Bu arada eşi Matt Bryza’nın Bakü Büyükelçiliği kararı nihayet Başkan Obama’nın devreye girmesiyle kesinleştiği için Baran da Azerbaycan’a yerleşme hazırlıklarına başlamış olmalı.
Önce Fuller’in “İslamsız Dünya” (Çeviren Hasan Kaya, Profil Yayıncılık) kitabına göz atalım. CIA’de uzun yıllar üst düzey görevler yapmış olan ve bu kapsamda Türkiye’de de bulunan (ve Türkçe de öğrenen) Fuller İslam ve İslamcılık üzerine çok sayıda makale ve kitap kaleme aldı. İslamcı hareketleri çok önemseyen ve Batı’nın (tabii başta ABD’nin) onlarla diyalog kurması gerektiğini savunan Fuller son kitabında okuru uzun bir tarihsel yolculuğa çıkarıyor ve sonunda en iyi bildiği alana, çağdaş dünyada İslam ve buna bağlı olarak siyasi şiddet/terörizm konularını irdeliyor.
Dolayısıyla kitabın en çarpıcı kısımları sonlarda yer alıyor. Özellikle “Ne Yapmalı?” başlığı altında ortaya attığı, “Teröristlerle müzakere olur mu?”, “Terörizm nasıl son bulur?” gibi sorulara verdiği cevaplar kesinlikle dikkat çekici ve ufuk açıcı. Fuller’in kitabıyla ilgili sözlerimizi, onun Amerikan yönetimine sunduğu öneri/önermelerin sonuncusuyla noktalayalım: “İslami (yerel) radikalizmin üstesinden gelinmesine ilişkin yalnızca (yerel) Müslümanlar çözüm bulabileceklerdir.”
“Diğer Müslümanlar”
Amerikan yeni-muhafazakârlarının ana üslerinden Hudson Enstitüsü’nde çalışan Zeyno Baran’ın İslamcılık konusunda Fuller’in tam karşısında yer aldığını söyleyebiliriz. Baran, ABD başta olmak üzere Batılı devletlerin, İslam dünyasındaki radikal akımlara kayıtsız kalamayacaklarını, kalmamaları gerektiğini savunuyor. Ve Batılı devletlere partner olarak Fuller’in yaptığı gibi İslami hareketleri asla önermiyor, bunların yerine “ılımlı Müslümanlar”ı öne çıkarıyor.
İşte Baran “Diğer Müslümanlar” (Çevrien Handan Saraç, Remzi Kitapevi) adlı kitabı bu perspektiften hareketle hazırlamış. Kitaba makaleleriyle katkıda bulunan, bir kısmı ABD ve Avrupa’da yaşayan 10 kişinin ortak özelliği, kendilerini “laik” ve “demokrat” olarak tanımlamaları; bazıları geçmişte içinde yer almış olsalar bile (hatta belki de o yüzden), İslamcılığa karşı mücadeleyi hayatlarının en önemli uğraşı olarak görmeleri. Zaten “Diğer Müslümanlar”ın en dikkat çekici yönü, yazarların tezlerini İslam’ın temel kaynaklarından ziyade kendi yaşamöykülerinden hareketle açıklamaya ve savunmaya çalışmaları.
“Pasif Devrim”
Son olarak çalışmalarını bir süredir Berkeley’de Kaliforniya Üniversitesi’nde sürdüren Cihan Tuğal’ın “Pasif Devrim: İslami Muhalefetin Düzenle Bütünleşmesi” (Çeviren Ferit Burak Aydar, Koç Üniversitesi Yayınları) adlı kitabından söz etmek istiyorum. Boğaziçi Üniversitesi kökenli Tuğal’ın, İslam-siyaset ilişkisi konusunda yeni kuşak Türk sosyal bilimcilerin en parlak isimlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Tuğal’in kitabının ana eksenini İstanbul Sultanbeyli’nde yürüttüğü saha çalışması oluşturuyor ve tüzyüze yaptığı görüşmeler ve yerinde gözlemlerden hareketle radikal İslamcı akımlar ile aktörlerin önce Refah Partisi, ardından AKP tarafından nasıl sisteme entegre edildiklerini anlatıyor.
Tuğal’ın, Mısır’da engellendiğini, İran’da başarısızlığa uğradığını saptadığı “pasif devrim”in Türkiye’de gerçekleşmiş olduğuna dair tezi çok geniş ve verimli bir tartışmaya kapı açıyor.