İktidar da CHP realitesini tanımanın eşiğinde

23.09.2025 medyascope.tv

23 Eylül 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler, iyi sabahlar. Cumhuriyet Halk Partisi peş peşe kurultaylar yaptı. Yarın da İstanbul’da bir kongre yapacak ve yargı yoluyla kendi önüne çıkarılmak istenen engelleri teker teker aşıyor. Tabii bunları sadece kurultay yaparak aşmıyor, kongre yaparak aşmıyor. Esas olarak sokakta direnerek yapıyor. İstanbul il merkezinde yaşananları hatırlayın. Kayyum Gürsel Tekin ve arkadaşları – ki 4 kişiden 2 kişiye düşmüşlerdi – o il binasına 7.000 polis sayesinde ancak girebildiler. Orada çok ciddi bir dirençle karşılaştılar. Tıpkı 19 Mart’tan bu yana CHP’nin sürekli kendi önüne çıkarılmak istenen yasal iddialı engellerle mücadele etmesi gibi. Kayyum beklendi, 19 Mart’ın ardından beklendi, olmadı. Sonra Haziran’da beklendi, olmadı. Nihayet geçen Eylül ortasında beklendi, yine olmadı. Ama İstanbul’da denendi, o da olmadı. Gürsel Tekin ne olduğu bilinmez bir durumda kala kaldı. Kendini birtakım televizyonlara çıkartmak için uğraşmak dışında bir şey yaptığını görmüyoruz. Ve öyle bir durum oldu ki CHP’nin pes etmediği anlaşıldı, iktidarın pes etme işaretlerini görüyoruz.
Nereden görüyoruz? Mesela geçenlerde TGRT haber kanalında yaşanan sahne: Eski CHP milletvekili ve Gürsel Tekin’i desteklediği bilinen, AK Parti’ye angaje olduğu bilinen kişi diyor ki: ‘‘Artık kabul edin. Bu parti Özgür Özel’in. Arkadaşlarına da söyle, onlar da vazgeçsinler’’ diyor. Ya da ne oluyor? Dün Abdülkadir Selvi, Hürriyet’te ‘‘CHP’de direnenler kazandı’’ diye yazıyor. Açık açık yazıyor. Ve tabii ki bu Erdoğan’ın bu noktada olduğunu bize göstermiyor. Fakat AK Parti içerisinde değişik yerlerden, mesela Orhan Miroğlu da, eski milletvekili ve parti yöneticisi, ne dedi: ‘‘Truva atlarıyla CHP’yi fethetmenin imkansız olduğu anlaşıldı.’’ Orada bir not düşeyim, Truva dışarıdan içeri sokulandır. Burada söz konusu olanlar Truva atı değil, zaten içeride olup içeriden devşirilenlerdir. İstihbarat literatüründe buna ‘‘5. Kol’’ denir. Neyse, bunu çok uzatmayalım. 5. kollar da işe yaramadı ve artık birileri bu işin böyle olmayacağını itiraf etmeye vardılar. Erdoğan bu noktaya geldi mi, gelecek mi? Şöyle bir bakalım. Erdoğan 19 Mart’ı ve diğer operasyonları neden yaptırdı? CHP’nin bunlara cevap veremeyeceğini düşündü. CHP’nin içerisindeki o geleneksel ayrılıkların, ki daha sonra son kongrede ortaya çıkan o büyük başa baş gibi olan durumun 19 Mart’la beraber iyice alevleneceğini ve CHP’nin parçalanacağını düşündü. Bir diğer düşüncesi de Özgür Özel’in bu süreci yönetemeyeceğiydi. Şunu da unutmamak lazım, Özgür Özel 31 Mart seçimlerinden sonra normalleşme adı altında Erdoğan’la bayağı normal ilişkiler kurdu ve Erdoğan o sırada Özgür Özel’i daha yakından gözleme imkanına sahip oldu ve belli ki oradan yanlış bir sonuca varmış. Özgür Özel’in 19 Mart gibi bir darbeyi kaldıramayacağını düşünmüş. Yanıldı.
İstanbul’da bir de Özgür Çelik gibi bir fenomen çıktı ortaya. Gerçekten bir fenomen. Zaten bir darbenin de onunla indirilmek istenmesi bunu bize gösteriyor. Hakkında değişik davalar da açıldı ama en önemlisi kongre iptal edilmek istendi. Şimdi yarınki kongrede yeniden başkan seçileceği kesin. Rakip çıkacak mı karşısına, bilmiyoruz. Belki Gürsel Tekin çıkar diyeceğim de tabii ki böyle bir şey olmayacak. Gürsel Tekin aday falan olmayacak. Özgür Çelik çıkacak. O zaman nasıl bir seçenek çıkıyor Erdoğan’ın önüne, siyasi iktidarın önüne? CHP’yi daha fazla sıkıştırabilme imkânı yok. Yasal olarak kongrelerini iptal etme imkânı yok. Bir karar çıkacak ama şu anda yapılmış olan, Pazar günü yapılmış olan olağanüstü kurultay o kararı da engellemek için yapıldı ve zaten Ekim ortası Kasım başı gibi normal olağan kurultay da olacak. Şu çıktı ortaya: CHP’de Ekrem İmamoğlu destekli Özgür Özel yönetimini yıkmanın yasal olarak imkanı kalmadı. Peki ne yapılabilir? CHP ile nasıl baş edecek Erdoğan? Bir ihtimal yine belediye operasyonları dalga dalga sürecektir. Bir ihtimal yine CHP’den birilerini devşirmeye, belediyelerde, belediye başkanı, meclis üyesi gibi devşirmeye çalışacaktır. Ki Bayrampaşa bu anlamda çok ilginç bir örnek oldu. Biliyorsunuz, bir tür ilahi adalet oldu. Onca operasyona rağmen kurada CHP çıktı. Ya da pes edecek. Yani CHP pes etmediği için iktidar pes edecek.
Hâlâ bu noktanın uzağındayız ama eşiğindeyiz. Belki başka şeyler deneyecek ya da işi daha da sertleştirecek. İşte dokunulmazlıkların kalkması vesaire gibi seçenekler belki devreye girecek ama bunu Erdoğan’ın ya da iktidarın yapacak kadar gözünü kararttığını en azından şu aşamada düşünmüyorum. Bunun üzerine şöyle şeyler denenebilir: Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığını imkânsız kılmak, her hâlükârda o kapıyı kapatmak, ki şu anda onu zaten diploma iptaliyle yaptılar. Üstüne bir de siyasi yasak giriyor ve ondan sonra CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde zayıf bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamak. Bu konuda ne yapabilirler? Şu anda henüz erken ama bir yol bu. Bir diğer yol CHP içerisinde Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu arasındaki ilişkiyi bozmaya çalışmak olabilir. Bunun işaretleri veriliyor, görüyoruz ama benim bildiğim kadarıyla şu ana kadar gerek kongre öncesi gerek 31 Mart seçimi ve gerekse 19 Mart süreci sonrasında ikili arasındaki ilişkileri koparabilmek bana kesinlikle mümkün gelmiyor. Ama bunun imkânsız olması iktidarın denemeyeceği anlamına da gelmiyor. Şu hâliyle bakıldığı zaman bir CHP realitesi var. 19 Mart’tan sonra bölünmek yerine daha da kenetlenmiş bir CHP var. Gürsel Tekin’in yaşadığı hazin ama hak edilmiş bir trajedi var ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun hiçbir şekilde sesini bile çıkarmaması gerçeği var. Bu sonuçta CHP’de Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve yanlarına Özgür Çelik’i de ekleyebiliriz, bunların galibiyetlerini ilan ettikleri olarak kesinlikle görebiliriz. Ve iktidar ya bu realiteyi kabul etmek ve kendisinin CHP sorununu çözmenin birtakım siyasi yollarını aramak yoluna gidecek ya da iyice gaza basıp ülkeyi iyice uçuruma doğru sürükleyecek.
Bugünün itafına gelince, bir kadın şarkıcı İngiltere’den, Beth Gibbons. Benim çok yakın zamanda öğrendiğim bir isim. ‘‘Portishead,’’ biz Fransızca ‘‘Portiset’’ demeye alışığız ama ‘‘Portishead’’miş doğrusu. Onu bana bir arkadaşım önerdi ama kim önerdi inanın hatırlamıyorum. Kendisine çok müteşekkirim. Son dönemde en çok dinlediğim grup olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Ama grubun ötesinde bunun solisti, aynı zamanda belli ki birçok parçanın yapımında bizzat yer almış. Beth Gibbons benden bir yaş küçükmüş. Sürekli dinlediğim birisi. ‘‘Portishead’’le yaptığı albümlerden sonra başkalarıyla da yapmış. Kendisi de solo bir albüm yaptı, geçen yıl çıktı ama ben hâlâ onun en çok o ilk üç albümünü dinlemeyi çok seviyorum. Gerçekten çok etkileyici bir isim. Nasıl bu zamana kadar bilmemişim? Belki de geç olsun, güç olmasın. Her işte bir hayır vardır demek lazım. Geçen yıl bir albüm yaptığına göre önümüzdeki yıllarda da yeni çalışmalarla karşımıza çıkacak diye temenni ediyorum. Bilmeyenlere hararetle tavsiye ederim. Bilenler de zaten ne demek istediğimi anlamıştır.
Evet, burada noktayı koymadan önce Medyascope’a sahip çıkmanızı bir kere daha rica ediyorum. Lütfen bize destek olun. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
28.09.2025 Bazı muhalif medya kuruluşları ve siyasetçilerin hiç tuhaf olmayan süreç karşıtlığı
27.09.2025 Trump’ın ipiyle kuyuya inilir mi?
26.09.2025 Trump’ın bahşettiği meşruiyetle nereye kadar gidilebilir?
25.09.2025 Kayyumlar CHP realitesini ne zaman tanıyacak?
24.09.2025 Cihatçılar ve Batı: Kim kimi kullandı, kullanıyor ve kullanacak?
24.09.2025 Mümtaz'er Türköne değerlendirdi: İktidar cephesinde çarşı karıştı
23.09.2025 İktidar da CHP realitesini tanımanın eşiğinde
22.09.2025 Süreç neden tıkandı? Önü nasıl açılabilir? Ahmet Yıldırım ile söyleşi
22.09.2025 Erdoğan ile Özel arasında Boeing polemiği: Kim haklı?
21.09.2025 AK Parti’de yaprak dökümü: İl başkanları niçin istifa ediyor?
28.09.2025 Bazı muhalif medya kuruluşları ve siyasetçilerin hiç tuhaf olmayan süreç karşıtlığı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı