Gülen cemaati bölünürse...

27.01.2014 Vatan

Fethullah Gülen cemaatiyle AKP hükümeti arasındaki savaşın 17 Aralık tarihi itibariyle alenileşmesiyle birlikte merak edilen konulardan biri de Cemaat’in bölünme ihtimalinin olup olmadığı. Sadece ulusal değil küresel anlamda da alabildiğine büyüyüp gelişen Gülen hareketinin bu haliyle alt edilmesi çok zor bir rakip olduğu kabul edilirse bu merak çok da anlamsız olmayacaktır.
Peki Gülen cemaati bölünür mü? Bu ihtimal tabii ki var, zira  her siyasi, toplumsal, dinsel hareket ortaya çıktığı andan itibaren bölünme tehdidi altına girer. Bunun hem iç, hem dış nedenleri vardır. İçerde, esas olarak hareketi oluşturan insanlar arasındaki fikir ayrılıkları, rekabet ve iktidar mücadeleleri bölünmeye kapı aralayabilir. Dışardaysa onu kendisine rakip, engel veya düşman gören kişi veya yapılan bu hareketi zayıflatmanın en kolay yolu olarak onu bölmeyi görür, bu minvalde, içerde fikir ayrılıkları, rekabet ve iktidar mücadeleleri yaratmaya veya var olanları körüklemeye çalışırlar.
 
Bu sefer farklı olabilir
 
Nitekim Fethullah Gülen kendi hareketini 1970’li yılların başlarında Nurculuktan ayrılarak inşa etti ve bugüne gelene kadar çeşitli kademelerden pekçok öğrencisi ve kurmayı onu yarı yolda bıraktı. İlginçtir, bu ayrılmalardan hiçbiri, Gülen hareketine rakip olsun ya da olmasın, kalıcı bir cemaatleşmeye yol açmadı.
Belki bu sefer farklı olabilir. Çünkü:
1)  Cemaat gerçekten çok zor ve ne kadar hazırlık yapmış olursa olsun, alışık olmadığı bir süreçten geçiyor.  Cemaat içindeki herkesin bugüne kadar yaşanan her şeyi tam olarak anlayıp anlamlandırabildiğini söylemek mümkün değil. Savaşın daha da şiddetlenmesi durumunda kafa karışıklıkları daha da artabilir, rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Eğer Gülen ve kurmayları krizi iyi yönetemezse ciddi kopuşlar yaşanabilir.
2)  Cemaat’i "denetim altına alınamayacak ölçüde büyük" gören hükümetin onu zayıflatma, dolayısıyla bölme üzerine uzun süredir kafa yorduğunu duyuyoruz. Bunların teoriden pratiğe geçirilmesi için son dönemde start verilmişse kesinlikle sürpriz olmaz.
Şurası açık: Fethullah Gülen sıhhatte olduğu ve işin başında olmayı sürdürdüğü müddetçe, AKP hükümeti veya başka bir güç/odak bu cemaati bölmede epey zorlanacaktır. Hele Cemaat’yen ayrılacak olanları ona alternatif bir başka cemaatte bir araya getirmeye çalışmak daha da zor olacaktır.
 
Yanlış olan
 
Gülen cemaatinin, bilinen ve görünen faaliyetlerine ek olarak bürokrasiye sızıp bir tür "paralel devlet" yapılanmasına gittiği iddiası kuşkusuz çok ciddi ve hükümetin bu yapıyı tespit edip yok etme hakkını Cemaat sözcüleri dahil hemen herkes teslim ediyor. Ancak bu yasadışı yapıyla mücadele edilirken Gülen cemaatinin yasal alandaki diğer faaliyetlerine ne derece dokunulacağı belirsiz.
Önümüzde şöyle bir ikilem var: Hükümet Gülen cemaatini önce epey zayıflatıp sonra yasal sınırların içine mi çekmek istiyor yoksa bu küresel yapılanmayı kendi denetimine alıp onu kullanmayı mı hedefliyor?
Benim de içlerinde olduğum çok kişi, yıllardır Gülen cemaatini yeterince şeffaf olmadığı; başta güvenlik bürokrasisi olmak üzere devlet içinde kadrolaşmayı çok şeyin önüne koyduğu; kendisine engel gördüğü kişi ve kurumları etkisizleştirmek için polis-adliye-medya üçgeninde, psikolojik harekat yöntemlerine de başvurarak komplolar düzenlediği gibi gerekçelerle eleştirdi. Bu eleştirilerin ana hedefi Cemaat’i sivil, şeffaf ve demokratik bir çizgiye çekmekti.
Bütün bu süreç boyunca AKP hükümeti ve onun destekçileri, Cemaat ile verimli bir ittifak içinde oldukları için bu eleştirilere kulak tıkadılar. Şimdi aynı eleştirileri daha da sert bir şekilde gündeme getirmelerinin ana nedeni, hiç kuşkusuz ittifakın bozulması ve Cemaat’in kendi çıkarlarına aykırı adımlar atmasıdır.
Söylenecek çok şey var ama çok uzatmadan bu yazıyı şöyle bitirelim: Bir cemaatin devleti ele geçirmeye çalışmasına karşı olmak devletin o ve diğer cemaatleri ele geçirmek istemesine destek vermek anlamına gelmemeli.
Yani ne devletin cemaatleştirilmesi, ne de cemaatlerin devletleştirilmesi...




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
04.12.2024 Transatlantik: Suriye’de neler oluyor? Neler olabilir?
02.12.2024 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: "PKK’nin Öcalan’a bağlılığı özde değil, ağırlıklı olarak sözdedir”
01.12.2024 RTÜK İslam dinini kurtarabilir mi?
27.11.2024 Transatlantik: Lübnan’da ateşkes - Ukrayna savaşında son durum - Trump gün sayıyor
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı