CHP’nin İslamcılıkla imtihanı

30.04.2012 Vatan

Dün CHP tarafından düzenlenen “Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlük için Yürüyüşü” başlıklı uluslararası toplantının ikinci ve son gününe katıldım. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ara vermeden izlediği yarım günlük oturum epey renkli, dinamik, öğretici ve özellikle ana muhalefet partisi için son derece anlamlıydı.

CHP yönetimi hemen hemen tüm Arap ülkelerinden siyasetçi, gazeteci ve aydın davet etmiş, bunu yaparken, sadece kendilerine benzeyenleri (yani laiklik yanlısı, solcu vb.) değil, ülkelerinde sahiden belli ölçülerde temsil kabiliyeti olanları tercih etmişler. Dolayısıyla Arap katılımcılarının ciddi bir bölümünü, bir şekilde İslamcılıkla irtibatlı kişiler oluşturuyordu. Hal böyle olunca Arap baharı üzerine tartışma dönüp dolaşıp laiklik-İslamcılık ilişkisi, çelişkisi ve rekabeti ekseninde gelişti.

Zengin ve sahici bir tartışma

Olayı CHP ve CHP’liler için ilginç kılan, İslamcı olmayanların bile konuşmalarında sık sık İslam dinine olumlu anlamda referans vermeleriydi. Örneğin ilk olarak İslamcı olarak tanımlamanın pek mümkün olmadığı Cezayirli milletvekili Kamil Gerguri’nin konuşmasına besmeleyle başladığını gördük. Ardından bazı konuşmacılar ve son panelin ardından söz alan salondaki izleyicilerin büyük bölümü aynı şekilde yaptı, hatta bazıları salavat getirdi.

Arap katılımcılar içinde “Ülkelerimizi en az 100 yıldır laikler yönetiyor. Yaptıkları sadece çalıp çırpmak oldu. Biraz da İslamcılara fırsat verin” diyenler de vardı, “Bu İslamcılar çok şımardı, çok hızlı gidiyorlar, biraz frene basmaları lazım” diye uyaranlar da. Haksızlık etmeyelim, laik ya da İslamcı pozisyonlara yakın olmakla birlikte Arap ülkelerinin geleceğinin, toplumun tüm kesimlerinin barış, hoşgörü ve uzlaşmayla brilikte yaşamasına bağlı olduğunu vurgulayanlar da oldu.

Klişeleri aşmak

Ülkelerindeki mevcut otoriter rejimlere sadık oldukları anlaşılan bazı katılımcıların Arap baharının güç ve önemini düşük gösterme, Arap halklarının arayışlarının gerçek anlamını saptırma gayretleriyse hazindi. Bunlardan birinin, ülkesinde (adını vermeye gerek yok, henüz rejimi değişmeyen herhangi bir ülke olabilir) halkın yüzde 99’unun mevcut rejimin arkasında olduğundan övünçle söz etmesi, hem gerçeklere, hem de toplantının ruhuna son derece aykırıydı. Hazin ve toplantının ruhuna aykırı olan bir diğer husus da bazı Türk izleyicilerin, Arap baharını tamamen bir “emperyalist komplo” olarak görüp buna sert bir şekilde karşı çıkmalarıydı ki CHP yönetiminin, parti içinde bu şekilde düşünen çok kişi olmasına rağmen farklı bir tutum takındığı ortada. Toplantının adının “Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlük için Yürüyüşü” olması tek başına bunu kanıtlıyor.

Sonuç olarak yıllar boyunca siyasal İslam’ı anlamak istememiş, bunun gerek Türkiye’de, gerekse diğer ülkelerde yükselişini klişeler ve komplo teorileriyle açıklamaya çalışmış bir kesimin sözcüsü olan CHP’nin bu tür toplantılar sayesinde gerçeklerle tanışması, yüzleşmesi ve dolaylı da olsa bunları kabul etmesi son derece olumlu bir gelişmedir. Ancak parti tabanının tümünün, hatta yönetici düzeyindeki birçok ismin daha tam olarak bu noktada olduğu söylenemez. Hatta Kılıçdaroğlu’nun dini konularda göstermeye çalıştığı hassasiyetlerin CHP bünyesinde rahatsızlık yarattığına da zaman zaman tanık oluyoruz. “Bize ne Arap baharından?” diyenler, katılımcılara, bunlardan bazılarının söylediklerine itiraz edenler de muhakkak olmuştur. Ama CHP sahiden Türkiye’yi yönetmeye talipse, bu türden çağın gerisinde kalmış tepkilere kulak asmadan, gerçeklerle birlikte yaşamayı öğrenmesi gerekiyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
12.01.2025 Kürtler Türkleri “satışa” mı getiriyor?
10.01.2025 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Erdoğan ve AKP'ye Suriye dopingi
10.01.2025 Haftaya Bakış (249): Özel'in kırmızı kartı | Akdeniz Belediyesi'ne kayyum | Ülkücülerin Öcalan kavgası
09.01.2025 Hatem Ete ile söyleşi: Türkiye seçimlere en erken ne zaman gider?
08.01.2025 Transatlantik: Yeni çözüm süreci tartışmalarının neresindeyiz? | Suriye'de HTŞ yönetiminde bir ay
07.01.2025 Arap dünyası yeni Suriye'ye nasıl bakıyor? Yusuf el Şerif ile söyleşi
05.01.2025 Esrarengiz bir süreç üzerine notlar
03.01.2025 Haftaya Bakış (248): Yeni çözüm sürecinde neler olacak? | DEM Parti'nin temasları | Kürşad Zorlu'nun istifası
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı