Bir ay sonra göreve iade edilen CHP’li Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere ile söyleşi

06.08.2025 medyascope.tv

6 Ağustos 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere konuğumuz. Abdurrahman Bey, merhabalar. Merhabalar. İyi yayınlar, kolaylıklar diliyorum. Sağ olun, geçmiş olsun. Evet, kaç gün oldu? Yani makamı elinizden aldılar ve geri dönmeniz kaç günlük bir boşluk yaşandı? Tam 5 Temmuz'da sabah bir şafak operasyonuyla alındık. 5 Ağustos'ta da bir kararla görevimize iade edildik. Yani tam bir ay. Evet, bir ay. Şimdi demin Işık Üniversitesinden siyaset bilimci Profesör Seda Demiralp'le sözün sürecini konuşuyorduk ve CHP'nin oradaki rolünü konuşuyorduk. O da böyle şaka oldu, dedi ki, "Adıyaman Belediye Başkanının göreve iadesi bir şekilde iktidarın CHP'nin komisyona girmesine bir cevabı, olumlu anlamda cevabı olabilir mi?" dedi. Böyle olayın siyasi bir boyutu olduğunu düşünüyor musunuz?
Tutdere: Yani tabii ona geçmeden önce ben konuyla ilgili birkaç hususu belirteyim. Benim tabii ki gözaltına alınmam, akabinde ev hapsi adli kontrolüyle evde tutulmam, daha sonrasında da görevden el çektirilip bugün de göreve iade edilmiş olmama ilişkin bu süreçte işin başından beri zaten bir hukuksuzluk vardı. Somut hiçbir delil yoktu ve işine son verdiğimiz, belediyeyle ilişkisini kestiğimiz bir şirketin çalışanı olduğunu iddia eden birinin soyut beyanıyla bu süreç başlamıştı zaten. Dolayısıyla bizim zaten alınmamız da hukuka aykırıydı. Bugün göreve iademizin ben bu sizin dediğiniz gibi komisyona partimizin katılıp katılmamasıyla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Zaten başından beri hukuksuz bir tutumdu, hukuksuz bir işlemdi ve bu işlem ilkin milletin vicdanından döndü. Sonra da bizim de yapmış olduğumuz talep ve itirazlar sonrasında mahkeme tarafından da düzeltildi. Ben öyle değerlendiriyorum. Yani bizim görev iademizin partimizin Milli Birlik ve Kardeşlik Demokrasi Komisyonuna üye verip vermemesiyle çok doğrudan bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Zaten partimizin komisyona üye vermesi zaten başından beri ben daha önceki dönem milletvekili de yaptım, partimizin Türkiye'deki bu sorunun çözümü konusunda yıllardan beri ortaya koyduğu tutumun bir sonucu zaten mecliste bir komisyonun kurulması gerektiğini, olayın şeffaf olması ve tüm kamuoyunun bilgisi dahilinde çalışmaların ve görüşmelerin yürütülmesi noktasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin önceki yıllardan süre gelen bir haklı ve tutarlı bir politikası zaten vardı. Onu bununla sadece ilişkilendirmek bence çok doğru olmaz diye düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Eyvallah. Biz de zaten şaka yollu diye söyledim peş peşe gelince. Tekrar geçmiş olsun diyorum ve bu arada bu bir aylık süreçte biz Medyascope olarak orada arkadaşlarımız da var, biliyorsunuz. Yakından takip ettik ve Adıyaman size gerçekten sahip çıktı. Siz bunu hem mitinglerde hem birçok vesileyle burada belki bu sorunun gerçek muhatabı siz ama size de sormak istiyorum. Partilerüstü bir sahip çıkmaya mı tanık oldunuz yoksa size zaten oy vermiş seçmenle mi sınırlıydı?
Tutdere: Şunu söyleyebilirim. Özellikle evet, sizin burada birlikte çalışma arkadaşınız Ferit Bey'e de çok teşekkür ediyoruz. Buradaki hukuksuzluğun Türkiye kamuoyuna gerçekten ulaştırılmasına çok büyük emeği, katkısı oldu. Sizin de bu süreçte çok büyük emeğiniz, katkınız oldu. Tabii Abdurrahman Tutdere'nin ismi özellikle gözaltıdaki ilk dakikayla birlikte tüm kamuoyunda, tüm Türkiye kamuoyunda aslında Türkiye kamuoyunun vicdanından zaten kabul görmedi bu uygulama, bu haksızlık. Tüm Türkiye'de her partiden, her görüşten, her kesimden insan, bizi tanıyan bilen herkes, bu işte bir sorun var, bu iş hukuka uygun bir işlem değildir diye zaten ta ilk başından beri bu işin haksızlığı konusunda hemfikirdi. Bu konuda buradaki Adıyaman'da da aynı şekilde bizi Adıyaman kamuoyu çok iyi biliyor, Türkiye kamuoyu da çok iyi biliyor. Bizim geçmişteki milletvekilliğimiz döneminde, deprem sürecinde ve belediye başkanlığımızı geride bıraktığımız on altı ay içerisindeki çalışmalarımız hiçbir ayrım yapmadan şeffaf, halkçı ve katılımcı bir anlayışla yürüttüğümüz çalışmalar zaten halkta çok yoğun bir takdir de görüyordu. Deprem şehri olmamıza rağmen memnuniyet oranı %70'ler seviyesinde bir çalışma, bir belediye vardı. Dolayısıyla böyle bir ortamda bu halkın seçtiği bir iradeye, bir başkana da böyle bir ithamın olması sadece Cumhuriyet Halk Partisi tabanında değil, Adıyaman'ın tamamında görüşü, fikri ne olursa olsun hepsinde büyük bir rahatsızlık yarattı. Hepsinin vicdanını kanattı ve insanlar da haklı olarak bu hukuksuzluğa karşı bir tutum sergilediler, bir sahiplenme bize bir sahiplenme ortaya koydular. Dualarıyla, destekleriyle bugüne kadar sizler de dâhil çok sayıda basın mensubu üstadımız, arkadaşlarımız, Türkiye'nin vicdanlı bütün insanları bu işten rahatsız oldular zaten ve sonuçta da bu haksızlık düzeltildi ve biz bugün sabahın ilk ışıklarıyla Adıyaman'ımızın içme suyu sorumluluğu var şu anda şehirde. İçme suyunun çalışmalarının yürütüldüğü sahada sabahın ilk ışıklarıyla birlikte sahada işimizin başındayız ve bugün de yoğun bir çalışmanın içerisindeyiz.

Ruşen Çakır: Şimdi siz Abdurrahman Bey, yanlışım varsa düzeltin. Siz İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik soruşturma kapsamında gözaltına alındınız ve o iddianameye mi gireceksiniz siz de yargılama sürecinde yoksa çünkü Antalya'da farklı bir şey, İzmir'de farklı şeyler yaşanıyor ama siz galiba Adana ve Adıyaman olarak galiba İstanbul Büyükşehir Belediyesi soruşturması kapsamındasınız, yanılıyor muyum?
Tutdere: Zaten işin tuhaflığı da oydu. Zaten İstanbul'da yürütülen bir soruşturma kapsamında Adıyaman Belediye Başkanının veya Adana Büyükşehir Belediye Başkanının zaten gözaltına alınması da hukuka çok uygun değil. Hatta CMK'ya açıkça aykırı. Ben yıllarca avukatlık yaptım ve ceza hukuku çok çalışan birisiyim. Normalde suç, eğer bir suç varsa ki suç zaten bizimle ilgili iddialarda bir suç unsuru da yok ama varsa bir suç, yetkili Cumhuriyet Savcılığı, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcılığıdır. CMK'da böyle bir düzenleme vardır. Ancak buna rağmen tabii İstanbul merkezli yürütülen bir soruşturma kapsamında İstanbul'a götürüldük. Vatan Emniyette dört gün nezarette tutulduk. Dolayısıyla aslında işin zaten yanlışı burada başlamıştı, bizim İstanbul dosyasıyla ilişkilendirilmemiz. Çünkü bizim İstanbul'la ortak yürütülen hiçbir iş ve işlemimiz de yok. Sadece ben de daha önce 2018 yılında Adıyaman'daki belediyenin çöp toplama ve kiralama işini yapan bir firmanın ben göreve geldikten dört ay sonra işine son vermiş, belediyeyle ilişkisini kesmiş bir belediye başkanı olmama rağmen oradaki bir tanığın İstanbul'da ifade vermesi üzerine süreç İstanbul'a kadar uzandı. Zaten bu da başlı başına yanlıştı. Biz avukatlarımız aracılığıyla zaten tefrik talebinde de bulunduk. Dosyamızın ayrılmasını istedik. Takipsizlik kararı verilmesini veya dosyanın tefrikini de talep ettik. Önümüzdeki süreçte avukatlarımız bu yasal yolların tamamını deneyeceklerdir ve adli tatil sonrasında böyle bir talebimiz de olacak ki zaten biz soruşturmada ifademiz sırasında da bu yetkisizlik ve dosyanın tefriki talebini de iletmiştik ilgili Cumhuriyet Savcılığına.

Ruşen Çakır: Peki, şunu sormak istiyorum. Siz şimdi 19 Mart'ta bir süreç başladı ve siz bu sürecin çok ileri bir safhasında buna dâhil edildiniz ama 19 Mart'tan gözaltına alındığınız 5 Temmuz'a kadar bir Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanı olarak o hareketliliğin ve bir anlamda direnişin içerisinde yer aldınız. Siyasette de çok deneyimli bir isimsiniz, milletvekilliği yapmış bir isimsiniz ve milletvekilliğini bırakıp belediye başkanlığına soyunmuş birisisiniz. Siyasi olarak 19 Mart'tan bu yana yaşanan süreci özellikle partiniz açısından nasıl okuyorsunuz?
Tutdere: Yani burada aslında bütün Türkiye kamuoyunun okuduğu şekilde okuyoruz. Yani burada Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri, belediye başkanlarına yönelik özellikle başlatılan soruşturmalar. Bu soruşturmalar kapsamında halkın seçilmiş belediye başkanlarının direkt tutuklama ile karşı karşıya kalması, tutuklanmaları gerçekten hukuk açısından değerlendirdiğimizde de çok doğru uygulamalar değil. Çünkü belediye başkanları tabii ki soruşturulabilir. Bu gayet normaldir. Biz Türkiye'de herkes soruşturulabilir ama soruşturulurken de usule uygun olarak yapılması gerekiyor iş ve işlemlerin. Direkt tutuklamadan, direkt tutuklama tedbirine başvurulması aslında hem Anayasaya aykırı hem de kamu görevlisi olan, halka hizmet etmekle sorumlu olan seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmaları hukuka ve CMK'ya da aslında açıkça aykırı. Tabii işin siyasi kısmına da baktığımızda sadece bu süreçlerin CHP'li belediyelerde yoğunlaşmış olması, sadece CHP'li belediye başkanlarına iş ve işlem yapılıyor olması Türkiye kamuoyunda da, tüm halkta da işe şüpheyle yaklaşılmasının sonucunu da doğurdu ve dolayısıyla şu anda Türkiye'de halkın büyük bir çoğunluğu da bu operasyonların siyasi saiklerle yapıldığını, bu operasyonların muhataplarının sürekli Cumhuriyet Halk Partisi belediyeler olmasının arkasında bir siyasi saikin olduğunu da söylüyorlar. Bunu vatandaş da söylüyor. Tüm tarafsız ve gerçekten Türkiye siyasetini yakından takip eden sizin gibi çok kıymetli gazeteciler de söylüyor zaten. Ve durum bu şekilde. Bu aslında sizin aracılığınızla yeri gelmişken belki soracaksınız ama ben de söyleyeyim. Türkiye özellikle mecliste kurulan bir komisyon, işte Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları başladı Türkiye siyasetinde ve yeni bir sürece girdi. Aslında bu süreç ve ben Adıyaman'daki bu göreve iade sürecinin Türkiye'deki diğer belediye başkanları için de bir başlangıç olmasını ve bu sürecin gerçekten ruhuna uygun olarak tüm belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasının Türkiye kamuoyu için ve Türkiye'nin içinde bulunduğu bu tıkanıklığı gidermesi anlamında çok faydalı olacağını düşünüyorum. Hem bundan sonraki süreçte meclisin ve komisyonun yapacağı çalışmaların kamuoyundaki desteği anlamında hem de gerçekten samimiyet anlamında çok faydalı olacaktır ve sizin aracılığınızla da bir kez daha bunu ifade etmiş olalım. Başta Murat Çalık, Ekrem İmamoğlu, Zeydan Karalar, Antalya Büyükşehir, Muhittin Böcek ve diğer tüm belediye başkanlarının hatta yerine kayyum atanan belediye başkanlarının da görevlerine iade edilerek halkına hizmet etmelerinin yolunun açılması gerekiyor. Bu bir başlangıç olabiliyor. Kardeşlik ve demokrasiye buradan başlanılabilir aslında. İşe en kolayından başlamak lazım. Şu anda bence en kolayı halkın 31 Mart'ta seçtiği ve hizmet için görevlendirdiği belediye başkanlarını yeniden görevinin başına getirmektir diye düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Son olarak şunu sorayım. Maşallah bugün hemen başladınız. Sahadaydınız, açıklamalarınızı yaptınız. Bakıyorum, Hafşeri İsale Hattı'nda başladı ve biz ben sizi serbest bırakınca da Mersin Caddesi'ne gideceksiniz. Tabii ki siz yerel yönetimlersiniz ama hep merkez yönetime bir şekilde bağlısınız mecburen birçok konuda. Şu ana kadarki deneyiminiz ve bundan sonrası için şunu sormak istiyorum. Adıyaman'ın depremde yaşamış bir şehir olarak çok sorun olduğunu biliyoruz. Bu konuda merkezî yönetimden, ilgili kurumlardan yeterli desteği alıyor musunuz? Yoksa bir tür CHP'li olduğunuz için bir tür ayrımcılığa maruz kalıyor musunuz?
Tutdere: Şunu söyleyeyim. Biz göreve geldiğimizden beri tüm kurumlarla güçlü bir dayanışmanın olması gerektiğine inanan bir belediye başkanıyım. Dolayısıyla burada hem yerelde valilik, Sayın Valimiz ve diğer bakanlıklar nezdinde de biz Adıyaman'ın sorunlarının aşılması, 6 Şubat'ın yaralarının sarılması noktasında çok büyük bir işbirliği ve dayanışma içerisindeyiz. Burada tabii ki şunu söyleyebilirim. Yani Adıyaman'da Adıyaman Belediyesi olarak destek aldığımız noktalar da oluyor. Bugün Hafşeri İsale Hattının şu anda deprem nedeniyle hasar gören bu hattın yenilenmesi, yaklaşık 5 kilometresi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Emlak Konutun desteğiyle şu anda o yenilemeyi yapıyoruz. Onların da büyük katkısı var, destekleri var. Bunun gibi destekler de oluyor ama zaman zaman beklediğimizi, umduğumuzu alamadığımız durumlar da oluyor. Ama biz şartlar ne olursa olsun güçlü bir iletişimle, güçlü bir işbirliğiyle depremin yaralarının sarılacağına inanıyorum ve ben bu inançla, bu inanç doğrultusunda işi takip ediyorum, kovalıyorum. Tüm bakanlıkların nezdinde Adıyaman'ın yararına, halkın yararına, kamunun yararına olacak işler için bir mesai harcıyorum. Bundan sonra da aynı şekilde harcamaya, bu yönde devam edeceğiz. Biz de zaman zaman sorunlarla karşı karşıya kaldık. Deprem şehri olmamıza rağmen geçmişten kalan borçlarımızdan kesintiler oldu. Bütçemizden 50 milyon, gözaltına alınmadan önceki ayda 50 milyon memur keseneğinden dolayı para kesilmişti. O bizim belediye olarak hizmetlerimizin aksamasına ve mali olarak bizi sıkıntıya sokmuştu. Ama ona rağmen de biz çalışacağız. Biz bu halka söz verdik. Her türlü zorluklara rağmen de yaraların sarılması, kentin yeniden inşasında halkla beraber, milletle beraber mücadelemizi sürdüreceğiz.

Ruşen Çakır: Çok teşekkürler Abdurrahman Bey. Tekrar geçmiş olsun. İşiniz zor. Adıyaman'da seçilmeniz uzaktan bakan bizler için yani CHP'li bir belediye başkanı seçilmesi bir sürpriz olmuştu. Ama bu bir aylık molanın ardından kolları sıvamışa benziyorsunuz. Size kolaylıklar diliyoruz. İyi günler.
Tutdere: Çok çok teşekkür ediyorum ben de bu fırsatı verdiğiniz için. İnşallah bundan sonra da Adıyaman'ın sesini sizin gibi işin uzmanı üstat gazetecilerimizin de desteğiyle duyurmaya devam edeceğiz. Size de bu süreçte göstermiş olduğunuz destek için teşekkür ediyorum. Buradaki çalışma arkadaşlarınızın da gerçekten kente duyarlılığı çok üst seviyede şahsınızda, onlara da teşekkür ediyorum. Size de çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Adıyaman'da zaten hep sokaktaydık. Çalışıyorduk, sahadaydık. Bugün de sahadayız, çalışıyoruz. Çok sağ olun. Çok teşekkürler. Çok sağ olun, iyi günler. Evet. Aracılığınızla da evet, çok teşekkürler. Tutuklu bulunan tüm belediye başkanlarımızın da kısa süre içerisinde serbest bırakılmaları ve özgürlüklerine kavuşmasını da diliyoruz.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
24.08.2025 Devlet Bahçeli benim gibi düşünenleri tekzip etmeye devam ediyor
24.08.2025 Dindarlar ve CHP: Hiç de zor olmayan bir ilişki
23.08.2025 CHP’de “çifte liderlik” dönemi
22.08.2025 Kutuplaşma CHP’nin işine yarar mı?
21.08.2025 Mitingle olmaz mı, miting yetmez mi?
21.08.2025 Gürkan Çakıroğlu: “Cumhur İttifakı ve barış sürecinin geleceği Suriye’ye bağlı”
20.08.2025 Önce PKK mı, Fethullahçılar mı fesholacak?
19.08.2025 Taşıma suyla AKP değirmeni döner mi?
18.08.2025 Hakan Fidan niçin hedefte?
17.08.2025 Öcalan olmadan olmaz mı?
24.08.2025 Devlet Bahçeli benim gibi düşünenleri tekzip etmeye devam ediyor
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı