Alevi açılımı çok zor ilerliyor

27.11.2008 Vatan

AKP hükümeti Alevi açılımını resmen başlattı. Bugün Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu ile AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu bir araya gelip bu sürecin “yol haritası” nı çıkartacaklar. Tüm siyasi partiler ve Alevi kuruluşları başta olmak üzere en geniş toplum kesimlerini bir tartışma zeminine çekmeye çalışacaklar. Ancak işleri çok zor gözüküyor, çünkü gerek Alevi sorununun tanımlanması, gerekse çözüm önerileri noktasında hem AKP içinde, hem dışında ciddi görüş ve yaklaşım farklılıkları mevcut. Sürecin ilk günlerinde üç temel tartışma konusu öne çıkıyor:

1) Alevilerin devlet içinde temsili

Alevi kuruluşları Diyanet bünyesinde veya yeni oluşturulacak bir birimin çatısı altında devlet içinde temsil edilmeleri konusunda kabaca ikiye ayrılmış durumdalar. Bazıları “evet mutlaka bizler de temsil edilmeliyiz” derken, geri kalanlar da bu türden temsile, devletin kontrolü altına girmeye yol açacağı iddiasıyla karşı çıkıyorlar.

AKP ise, tabanından gelen “ne gereği var?” türü itirazlara kulak asmayıp Alevilerle ilgilenecek bir birime sıcak bakma noktasına geldi. Fakat bunun nasıl bir birim olacağı, daha önemlisi nerede inşa edileceği konusunda tam bir belirsizlik söz konusu. İlk seçenek Diyanet içinde Alevilerle ilgili bir daire açılması ki buna bu kurumun yöneticileri başta olmak üzere çok kişi itiraz ediyor.

İkinci öneri, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde yepyeni bir kurum oluşturulması. Önceki gün Bakan Ertuğrul Günay ile sohbetimizde, kendisi açık ve net bir şekilde gündemlerinde bu konunun bulunmadığını zaten bunun iyi bir fikir de olmadığını en ideal çözümün Diyanet içinde aranması gerektiğini söyledi.

Geriye Başbakanlık bünyesinde, tıpkı Diyanet gibi bir Alevi kurumlaşmasına gitme seçeneği kalıyor ki bu ister istemez “Alevi Diyaneti” olarak anılacaktır. Bu nedenle pek arzulanmıyor.

2) Cemevlerinin statüsü

Hükümet tereddütlerinden arınmaya ve cemevlerine yasal bir statü vermeye hazır. Ancak bu statünün ne olacağı konusunda da belirsizlik hakim. Aleviler cemevlerinin, tıpkı camiler gibi “ibadethane” olarak tanımlanmasını talep ediyorlar. Hükümetse, caminin karşısına cemevi çıkarılacağı endişesi taşıyan muhafazakâr Sünni çevreleri yatıştırmak için, buraları birer “kültürevi” olarak tanımaya eğilimli. Sadece kavramlar etrafında cereyan ediyor gibi görünse de statü tartışması sembolik olmanın ötesinde, çok derin anlamlar içeriyor.

3) Dedelere maaş bağlanması

Hükümet cemevlerinde görev yapacak dedelere ve diğer kişilere maaş bağlamaya hazır, fakat bu noktada da üç pürüz çıkıyor:

a) Birinci maddede ele aldığımız gibi cemevleri personelinin bağlı olacağı kurum konusunda belirsizlik sürüyor

b) Cemevlerinde görev yapacak kişilerin hangi esaslara göre ve kimler tarafından belirleneceği belli değil. Ayrıca bu kişilerin nerede, kimler tarafından ve hangi esaslara göre yetiştirilecekleri de şu an için bir soru işareti

c) Etkili birçok Alevi kuruluşu, dedelerin maaşının devlet tarafından ödenmesine kesin bir dille karşı çıkıyor ve para kabul edecek kişileri dışlayacaklarını söylüyorlar. Bu arada cemevlerinin elektrik, su paralarının, tıpkı camilerde olduğu gibi devlet tarafından ödenmesi önerisine fazla itiraz gelmediğini hatırlatalım.

Peki her şey çok mu kötü? Sanmıyorum. Olumlu noktaları sıralayalım:

1) İktidar partisi Alevi taleplerine daha fazla kayıtsız kalamayacağını kabul etti.

2) Parti ve hükümet içinde, bu açılımın başarıyla sonuçlanması için çalışanlar var.

3) Diyanet, kendi bünyesi dışındaki çözüm arayışlarına destek veriyor.

4) MHP Alevi sorununun çözümü için sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu ilan etti.

5) DTP’nin çözüm arayışlarına sıcak baktığını biliyoruz.

6) CHP de, Alevi seçmenle yoğun ilişkisi nedeniyle, onların hayırlarına olacak adımları engellemek istemeyecektir.

7) İçlerindeki bütün ayrılık, rekabet ve çekişmelere rağmen Aleviler içinde “bağcı dövmek” değil “üzüm yemek” isteyenlerin ağır bastığı gözlemleniyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
13.11.2024 Transatlantik: Trump döneminde Amerika’nın dış politikası
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
24.11.2024 Kürt realitesi, Kürt sorunu realitesi, Kürt siyasi hareketi realitesi
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı