“AK Parti içindeki gayri memnun kesim” ve “bürokratik vesayet” ile mücadele iddiaları

16.06.2024 rusencakir.com

Başlığı MHP lideri Devlet Bahçeli’den, çarşamba günü yaptığı “çok istiyorsanız AK Parti-CHP ittifakı kurun” mealindeki çarşamba günü yaptığı o uzun açıklamasından ödünç aldım. Söz konusu paragrafın tamamı şöyle: “AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir.”
Bahçeli haklı, AKP içinde yıllardan beri “gayri memnun” bir kesim var. Kaygıları ve bunlara bağlı olarak sayıları giderek artıyor. Bahçeli yine haklı: Bu kesim suyu devamlı bulandırıyor, daha doğrusu bulandırmak istiyor. Ama Bahçeli’nin şu ya da bu nedenle söylemekten imtina ettiği bir şey var: Bu kesim kelimenin gerçek anlamıyla kaçak güreşiyor. Bilinen tabirle “kulislerde” birbirinden farklı birçok şeyden yakınan bu kesimden herhangi birinin söz konusu şikayetlerinden herhangi birini alenen dile getirdiğine, eskaza getirmiş olsa da gelen baskılar üzerine geri adım atmadığına tanık olmuş değiliz.

1 Mart tezkeresi örneği
AKP’yi az çok bilen her gazeteci, gözlemci sorarsanız sizlere, “gayri memnun” oldukları şüphe götürmeyecek AKP’lilerden uzun bir isim listesi sıralayabilir: Üst düzey parti yöneticileri, eski ve mevcut bakanlar, TBMM grup yöneticileri, milletvekilleri, belediye başkanları… Ama bunları alenen yazıp söylemeleri halinde bu kişilerin yoğun bir yalanlama furyasıyla karşılaşacaklarını bilirler.
Peki neden böyle? Öncelikle tabii ki Erdoğan’dan korktukları için. Erdoğan’ın Türkiye’yi “tek adam” sistemine taşımadan önce partiyi “tek adam” sultası altına aldığını, bugünün gayri memnunlarının neredeyse tümünün bu sürece karşı koymak bir yana güçleri oranında bir parçası olduklarını biliyoruz. Kuruluşunda ve ilk yıllarında AKP’de “özgül ağırlığı” olan çok isim vardı. Bu kişiler Erdoğan’ın liderliğini kabul etmekle birlikte parti ve ülke yönetiminde güçleri oranında pay sahibiydiler. En önemlisi Erdoğan’ı eleştirebiliyor, hatta ona rağmen kritik adımlar atabiliyorlardı.
1 Mart 2003’te Irak tezkeresinin TBMM’de reddedilmesi bunun ilk ve en çarpıcı örneğidir. Kendisinin bütün çaba, uyarı ve tehditlerine rağmen, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Azmi Ateş gibi isimlerin kısmen örtülü, yer yer aleni çalışmaları sonucu tezkerenin kabul edilmemiş olmasından Erdoğan belli ki çok ciddi dersler çıkardı ve önceliği parti içindeki otoritesini mutlaklaştırmaya verdi.

DEVA ve Gelecek partileri örneği
Bugünkü gayri memnunların mücadelelerini alenen yürütememesinin arkasında, kuruluşundan bu yana AKP’den kopmak zorunda kalan veya tasfiye edilen bir zamanların “güçlü” isimlerinin sayısının epey fazla olması, ama daha önemlisi bunların içinden daha sonra siyasi olarak herhangi bir başarı kaydedebilmiş kimse bulunmaması yatıyor. Gelecek ve DEVA partilerinin önce bir heyecan yaratıyor gibi olup kısa süre içinde mutlak bir başarısızlığa uğramaları; Abdullah Gül’ün bütün gayri memnuniyetine rağmen tam anlamıyla sessizliğe bürünmesi; Bülent Arınç’ın Erdoğan’dan kopamayıp arada sırada çıkışlar yapması ama pek bir heyecan yaratamaması örnekleri ortada. Abdüllatif Şener’in hazin sonunu da bunlara ekleyebilirsiniz.

Bürokratik vesayet
AKP’li gayri memnunları size ekonomiden Kürt sorununa, AB ile ilişkilerden hukuk devletine kadar hemen her konuda yapılan bir dizi yanlış sıralarlar. Ama bu yanlışları yapan(lar)ın kim olduğunu telaffuz etmezler. Zira bütün bu konularda ilk ve belki de tek sorumlunun Erdoğan olduğunu çok iyi bilirler.
Haklarını yemeyelim, son dönemde bazı danışmanların yüksek perdeden çıkış yapmaları, gayri memnunların “artık” şikayetçi oldukları otoriter rejimden dönme çağrılarına bir tür cihat ilan etmeleri gibi nedenlerle suçlayacak bir kesim ya da yapı bulmuşa benziyorlar: bürokratik vesayet!
Burada da işin kolayına kaçtıkları aşikâr: Sanki o danışmanlar ve bürokratlar sadece MHP’den cesaret aldıkları için o çıkışları yapabiliyorlarmış, sanki Erdoğan istese onları anında susturamazmış gibi, Dok Kişot’un değirmenlere savaş açması gibi AKP’nin gayri memnunları da “bürokratik vesayet”e savaş açmış durumdalar. Daha doğrusu açmış gibi yapıyorlar.
Uzatmayalım: AKP iktidarının ilk yıllarına “askeri vesayet” ile mücadele damga vurmuştu, AKP iktidarının son yıllarına da “bürokratik vesayet” ile mücadele iddiası damga vurabilir. Dün AKP’nin yanında öncelikle Fethullahçılar olmak üzere farklı kesimler vardı, bugünse gayri memnunlar yanlarına öncelikle CHP’yi almaya çalışıyorlar ve dört gözle “Reis”in de o noktaya gelmesini temenni ediyor, bunun için dua ediyorlar.
 
****
Mutlu bayramlar.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
20.10.2024 Doğrusuyla yanlışıyla Kürt hareketi üzerine yedi öne çıkan önerme
14.10.2024 Türkiye’nin Selahattin Demirtaş’a ihtiyacı var
13.10.2024 “Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!”
09.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 26 gün - 7 Ekim’in birinci yılında Ortadoğu
08.10.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Türkiye’nin gündeminde “muhâlefet boşluğu” var
08.10.2024 Mümtaz’er Türköne ile söyleşi: Silivri Postası
06.10.2024 Özgür Özel üzerine bazı gözlemler ve notlar: Pirinç/bulgur paradoksu
03.10.2024 Aydın Selcen ile söyleşi: İran-İsrail gerginliğinin geleceği
03.10.2024 Arzu Yılmaz ile söyleşi: Ortadoğu alt üst olurken Türkiye ve Kürtler
02.10.2024 Transatlantik: İsrail İran’a cevap verir mi? Lübnan’da Hizbullah’ın geleceği – Walz-Vance münâzarası
20.10.2024 Doğrusuyla yanlışıyla Kürt hareketi üzerine yedi öne çıkan önerme
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı