Özgür Özel iktidarın surlarında gedikler açmaya çalışıyor

08.08.2025 medyascope.tv

8 Ağustos 2025’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler. Önceki akşam, yani çarşamba akşamı, İstanbul Tuzla'daki CHP mitingini izledim. Bir süredir CHP mitingi izlemiyordum. Malum, hafta içleri İstanbul'da, hafta sonları Anadolu'nun değişik kentlerinde CHP mitingler yapıyor ve biteceğe de benzemiyor. Tuzla'da da şöyle başladı Özgür Özel: "Yaz tatili, sıcak var, herkes yazlıklarında şu bu dediler ama Tuzla doldu." dedi. Bayağı bir kalabalık vardı. İnsanlar orada yaklaşık iki saat boyunca Özgür Özel'i esas olarak, tabii önce Ekrem İmamoğlu'nun mesajı okundu, sonra Özgür Özel'in konuşmasını izlediler. Tabii, şunu diyebilirsiniz: Televizyonlar da veriyor — hepsi değil tabii, bazıları — oradan da izleyebilirsiniz. Evet, o da var ama yerinde izlemenin biz gazeteciler için ayrı bir yeri var. Özellikle miting izlemek, daha önce de defalarca söylediğim gibi, benim bir tür takıntımdır. Çok severim, yani ‘‘miting sapığı’’ diyebilirsiniz bana. Kimileri bunu boomer gazetecilik olarak görüyor ama bence önemli, orada havayı solumak önemli. Özellikle protokolün olduğu yerlerde insanlarla konuşmak; mesela o sırada da çok sayıda ilçe belediye başkanıyla konuşma imkânım oldu, CHP'li yöneticilerle konuşma imkânım oldu. Bunlar da var.
Şimdi, bu yayında esas olarak Özgür Özel'in konuşmasında dikkatimi çeken bir hususu anlatmak istiyorum. Aslında bu yeni bir husus değil ama önceki günkü mitingde gerçekten bende jeton düştü. Nerede düştü? O "İBB borsası oluştu" dediği yerde, ki mitingin en önemli bölümü oydu. "Nedir İBB borsası?" Birtakım avukatlar savcılarla iş birliği halinde, yargılanan ya da yargılanması söz konusu olan kişilere bir tür şantajla para alarak onlara birtakım ifadeler imzalatıyorlar, dedi ve "Elimde ses kayıtları var, dekontlar var," dedi. Hatta bir avukatın da adını verdi. Biliyorsunuz, bu olay daha çok konuşulacak. Ve orada bir yerde Milliyetçi Hareket Partisi’ne, Devlet Bahçeli'ye seslendi ve — şimdi tam cümlesini hatırlamıyorum ama — "Bunu nasıl kabul edebilirsiniz?" dedi. Orada çünkü bir şey yakalamış ve iktidarın en önemli ortağını buraya çağırıyor. Aslında bu, MHP'ye yönelik ilk çağrı değil. Daha önce de gerek Özgür Özel, gerek Ekrem İmamoğlu değişik vesilelerle özellikle Bahçeli'ye yönelik mesajlar verdiler. Bahçeli'nin yaptığı bazı açıklamalardan, özellikle 19 Mart süreci ile ilgili imalı da olsa, üstü örtülü de olsa yaptığı bazı çıkışlardan herhâlde etkilenmiş olsalar gerek. Bir mesaj almışlar sanki ve Bahçeli'ye değişik dönemlerde, zamanlarda, değişik vesilelerle birtakım mesajlar yolladılar ama mitingdeki mesaj doğrudandı ve bir çağrı yapıyordu.
Bir diğer çağrı, sürekli olarak yapıyor aslında Özgür Özel bunu, ama önceki gün bu daha bir anlam kazandı: AK Partililere çağrı yapıyor, AK Partili gençlere çağrı yapıyor ve iktidarı onlara şikayet ediyor ve onların bir tür vicdanlarına hitap etmeye çalışıyor. Bu sefer de, Tuzla'daki mitingde de bunu ciddi bir şekilde gündeme getirdi. Bir diğer husus tabii, özellikle 19 Mart soruşturmasını yürüten savcılara yönelik suçlamalarda – ki "Beyaz Toros çetesi" diyor biliyorsunuz – para, pul işlerinden bahsederken yalılar, kotralar, yatlar, rakamlar veriyor. Bu rakamları, bir emeklinin emeklilik ikramiyesinin kaçla çarpımı olduğunu söylüyor. Diyelim ki, "54 öğretmenin emekli ikramiyesi karşılığında bir yerde, lojman gibi gözüken yalıda tadilat yapıldı," gibi. Burada ama şunu da söylüyor, diyor ki: "Çok daha kötü koşullarda yaşayan savcılar, kirada oturanlar," diyerek aslında adliyeye yönelik de, yani bir seçkinler var, bir de kendi hâlinde, mütevazı hayat süren insanlar var ve onlar arasında da bir şey yaratmaya çalışıyor.
Ama en önemli husus bence, bir süredir Hakan Fidan'a yönelik verdiği mesajlar. Bunu ısrarlı bir şekilde yapıyor. Hakan Fidan'ın özellikle Filistin konusunda çok tutuk kaldığını söylüyor. Bogota anlaşmasında da özellikle bunu çok söyledi. Ve şöyle bir şey var; TikTok'ta, ben görmedim ama orada Hakan Fidan'la ilgili bir tür halkla ilişkiler çalışması yapılıyormuş. Kim yapıyor, nasıl yapıyor bilmiyorum ama Özgür Özel ısrarla bunu vurguluyor: ‘‘Bir önemli kriz olduğu zaman tık yok ama öte yandan TikTok’’ ve ‘‘Kurtlar Vadisi müziğiyle yapılıyor’’ diye söylüyor. Şimdi Hakan Fidan'la niye uğraşıyor? Allah Allah. Yani bunu sadece düz propaganda olarak mı, yani iktidarı yıpratmaya yönelik mi söylüyor, diye düşünürken önceki akşamki bir cümlesi benim bir anlamda dikkatimi çekti diyeyim. O da şu: "Erdoğan sonrası liderlik için hazırlanan Hakan Fidan" diye bir cümle kurdu. Daha önce de kurmuş olabilir, ben Tuzla'da bunu fark ettim. Bu da aslında iktidar içerisindeki muhtemel ve belki de var olan, başlamış olan iktidar savaşlarına, ne denir, "arı kovanına çomak sokmak" gibi gördüm ben. Yani bir şey varsa, işte Erdoğan sonrası ya da bugünden öne çıkmak...
Bir ara biliyorsunuz, Hakan Fidan çok öne çıktı ve Erdoğan sonrası en güçlü isim olarak düşünüldü. Kamuoyu araştırmaları Hakan Fidan hakkında insanlara sorular sordular, beğenilme, popülariteyi de sormaya başladılar. Öne çıkan bir figür oldu. Şimdi Özgür Özel'in onu karşısına almasını sadece Hakan Fidan'a yönelik bir, hani ondan hoşlanmamak, onu eleştirmek değil; aynı zamanda AK Parti içerisinde, iktidar içerisindeki iktidar savaşlarına bir tür müdahale olarak okudum. Bütün bunların hepsine bakınca şunu hatırlamamız gerekiyor: İktidar bunu hep yapıyor; iktidar öteden beri, Erdoğan özellikle öteden beri muhalefeti bölmeye çalışıyor. Hem muhalefeti çok sayıda partiye hem de her partiyi kendi içinde, özellikle CHP'yi kendi içinde bölünmeye teşvik ediyor. Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapıyor. En son CHP'nin kurultay davasında da bunu gördük, daha önce de gördük. Erdoğan bir dönem Kılıçdaroğlu aleyhine birtakım pozisyonlar alırken bir süredir Kılıçdaroğlu'nu daha saygın bir yere koyup şimdiki yönetimi hedef aldı. Ve bakıyoruz, iktidar yanlısı medyada birtakım CHP'yi eleştiren ama CHP'li bilinen isimler bayağı köşeleri tutmuş durumdalar ve çok ciddi bir şekilde CHP'ye yönelik suçlamalar, eleştiriler getiriyorlar. Onun da ötesinde tabii ki CHP'ye yönelik iktidar yanlısı birtakım isimler ve troller, CHP'yi hem genel olarak yıpratmak ama özellikle içinden karıştırmak konusunda bayağı çaba sarf ediyorlar. Şimdi, bunun bir tür cevabı gibi karşımızda Özgür Özel'in yaptığı. Tabii onun yaptığı, iktidarın muhalefeti bölme, kendi içinde parçalara ayırma çabası kadar geniş, kapsamlı ve etkili değil. Ama bunun da bir anlamı olduğunu düşünüyorum.
Şimdi şunu diyeceksiniz: İktidardan kim Özgür Özel'in Tuzla konuşmasını dinler ki? Belki iktidar yanlısı kitleler, AK Parti'ye oy veren insanlar dinlemeyebilirler; ama daha üst düzeydeki isimler, doğrudan iktidar içi iktidar savaşı veren, vermek isteyen kesimler için bu mesajlar bir şekilde dolaşıma kesinlikle giriyordur. Ona eminim. Çünkü Türkiye'de siyaset böyle yürüyor. Bazen örtülü mesajlar çok daha anlamlı olabiliyor. Bu anlamda Özgür Özel, bir anlamıyla Erdoğan'a kendi silahıyla cevap verme konusunda adım adım ilerliyor. Bu son İBB borsası meselesi eğer hak ettiği ilgiyi görürse — çünkü çok ciddi iddialar var, kanıtlar olduğunu söylüyor — o zaman birtakım iç kavgalar gerek adliye içerisinde gerek siyaset içerisinde pekâlâ söz konusu olabilir. Ve önümüzdeki dönemde çözüm süreci bağlamında ve komisyon bağlamında da benzer hususlara pekâlâ tanık olabiliriz. Yani, CHP bugün kendisinin ülkenin birinci partisi olduğunu düşünüyor, benim gördüğüm birçok kamuoyu yoklaması da böyle söylüyor ve ana muhalefet partisi olmanın ötesinde, bir iktidarmış gibi, gündemi belirleyen partiymiş gibi – ki öyle, bence gündemi CHP belirliyor – karşı tarafı, iktidarı parçalamak, en azından iktidarın surlarında gedikler yaratmak istiyor. Bunu izlemeye devam edeceğiz.
Bugün ithafım bir insana değil. Aslında bir insan ama değil. Bir çizgi roman kahramanı: Corto Maltese. Ben bu ithafları hayatımda önemli yeri olan kişilere yapıyorum, ilk andan itibaren. Corto Maltese benim için öyle birisi. Biz çocukluğumuzda çizgi romanlarla büyüdük: Teksas, Tommiks, Zagor, Mister No vesaire. Okumadığımız şey kalmadı. Kinowa, şunlar bunlar... Daha sonra, Türk olarak Yüzbaşı Volkan çıkmıştı. Beni çok sarmamıştı ama yine onlara da baktık. Yıllar sonra, 1980'lerde Corto Maltese'yle tanıştım. O da bizim Haldun, sınıf arkadaşım, Paris'e yerleşti ve Paris'te Corto Maltese'lerle ilk o tanıştı ve sonra Türkiye'ye bize sürekli bunları yolladı ya postayla ya da gidip gelenler aracılığıyla. Corto Maltese o tarihte Türkiye'de yoktu. İtalyan Hugo Pratt adında bir yazar ve aynı zamanda çizer tarafından yaratılmış. Corto Maltese, "Maltalı Korto" demek. Bir denizci. Kaptan diyeceğim ama tam kaptan da değil. Gördüğünüz gibi yakışıklı, genç bir denizci ve dünyanın değişik yerlerinde maceraları var. Olmadık yerlerde, bildiğimiz tarihi olayların içerisinde Corto Maltese'i görüyoruz. Mesela bir tanesinde Enver Paşa karşımıza çıktığında neye uğradığımızı şaşırmıştık, çok iyi hatırlıyorum. Corto Maltese, Türkiye'de ilk 1999 yılında basılmış ciltleri, başka başka yayınevlerinde. En son Yapı Kredi basmaya başlamış ve anladığım kadarıyla tüm literatürü de koymuş. Bu Corto Maltese, hesapta — hesapta diyorum, çünkü hani bir gerçek insan değil tabii ki — 1887 doğumlu, Malta doğumlu birisi ve 13 yaşından itibaren maceralar yaşıyor, yani 1900 yılından 1936'ya kadar giden süre içerisinde. Ve en son kitabını galiba 1989'da yapmış Hugo Pratt ve kendisi de 1995'te ölmüş zaten. Ve bu, bambaşka bir çizgi roman deneyimi oldu benim için, bizim için. Ve Türkiye'de şimdi çok hayranı olduğunu biliyorum. O tarihlerde, bir de biz az sayıda Corto bilenler olarak, gizli gizli aramızda Corto muhabbeti yapardık. Gizli gizli dediğim, hani böyle şey olarak, dar çevrelerde. Şimdi çok iyi oldu, daha geniş bir şekilde ve daha geniş kesimler okuyabiliyorlar. Ama yani bir edebiyat zevki, aynı zamanda çizgi zevki ve edebiyatın ötesinde hem macera var hem tarih var ve çok sakin bir bakış açısı. Yani şöyle söyleyeyim: 1980'ler, benim cezaevinden çıkıp yeni bir hayata, Boğaziçi Üniversitesi, gazetecilik falan diye yeni bir hayata girdiğim zamanda Corto Maltese benim için çok iyi bir yol arkadaşı olmuştu. Kendisini hep saygıyla hatırlıyorum. Okumadıysanız muhakkak bulun, okuyun diyorum. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.08.2025 Çanlar Fethullahçılar için çalıyor
10.08.2025 Berrin Sönmez’in kişisel başörtüsü protestosunun toplumsal anlamı
09.08.2025 Bugün Gazze için ne yaptın?
08.08.2025 Özgür Özel iktidarın surlarında gedikler açmaya çalışıyor
07.08.2025 Öcalan’ın istediği “Demokratik Suriye Birliği” ne derece gerçekçi?
06.08.2025 Kürtlerin onuru, Türklerin gururu
05.08.2025 Bereket üniversite diplomam yok!
05.08.2025 Merdan Yanardağ ''Ülkemizin uçurumdan yuvarlanmasına izin vermeyeceğiz'' bildirisini neden imzaladığını anlatıyor
04.08.2025 Orhan Bursalı değerlendirdi: CHP komisyonda ne yapmalı?
04.08.2025 CHP şaşırtmaya devam ediyor
10.08.2025 Çanlar Fethullahçılar için çalıyor
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı