İmamoğlu’nu bırakmamak için diğer CHP’li belediye başkanlarını alıyorlar

06.07.2025 rusencakir.com

19 Mart sürecinin ilk anlarında Ekrem İmamoğlu’nun haziran ayında tahliye olabileceğini söylediğimde çok kişi benimle dalga geçmişti. Nitekim onlar haklı çıktı, bense “bir kez daha” yanıldım. Üstelik birçok CHP’li belediye başkanı İmamoğlu ile aynı kaderi paylaştı. Siyasi iktidar değil İmamoğlu’nu serbest bırakmak, dışarıda seçilmiş CHP’li belediye başkanı bırakmamaya ant içmiş gibi gözüküyor.
Ancak bunu iktidarın, daha çok da Erdoğan’ın bir başarısı olarak okumak son derece yanlış olur. Tam tersine mutlak bir başarısızlık, hatta yenilgi söz konusu.

Erdoğan zararın neresinden dönse kârdı
Başlıkta vurguladığım gibi, İmamoğlu’nu bırakmamak için diğer CHP’li belediye başkanlarını aldıklarını düşünüyorum. Çünkü Erdoğan’ın 19 Mart operasyonundaki amacı en güçlü rakibi olan İmamoğlu’nu saf dışı bırakıp CHP’yi de yeniden iç kavgalara sevk etmekti. Bu hedeflerine hiçbir şekilde ulaşamadı; tam tersine İmamoğlu daha güçlü ve popüler hale geldi; CHP kendi içinde kenetlendi, toplumsal muhalefetle bütünleşti ve siyasete damgasını vurdu.
Sonuçta 19 Mart iktidarın değil muhalefetin önünü açan bir sürece dönüştü. Bu nedenle Erdoğan’ın “zararın neresinden dönülse kârdır” diyerek geri adım atması, bir şekilde İmamoğlu’nun tutuksuz yargılanmasına razı olması gerekiyordu.
Ama olmadı. Erdoğan’ın beklentilerini yerine getiremeyen adli merciler, daha fazla operasyon, “etkin pişmanlık” için daha fazla baskıyla hem kamuoyunu dosyanın “dolu” olduğuna, hem de Erdoğan için daha önemli olan CHP yönetiminin İmamoğlu’nu kaderine terk etmeye ikna edebileceklerini düşündüler ve çok kötü yanıldılar. 

Yolun sonu değil başındayız
19 Mart sürecini hep siyasi iktidarı temel alarak yorumlamaya çalışanlar, “bu iş bitti”, “Putin’in Rusyası gibi oluyoruz”, “artık sandıkla iktidar değişemez” gibi analizler yapıyor. Toplumun, muhalefetin, CHP’nin, Özgür Özel’in, İmamoğlu’nun, gözaltına alınan, tutuklanan kişilerin de aktör olduğunu unutuyorlar.
Dün Özel basın toplantısının özellikle son bölümünde pes etmeyeceklerini, açık, net ve sert bir şekilde vurguladı ve Erdoğan’a meydan okudu. Dolayısıyla dün yaptığım yayında da belirttiğim gibi yolun sonunda değil başındayız.
Erdoğan “en iyi savunma saldırıdır” prensibiyle ayağını gazdan çekmiyor, ama yapılan her operasyon onun gücünü değil, sıkışmışlığını; CHP’nin örneğin düzenlediği her miting direnişin sürdüğünü gösteriyor.

****

Nihat’ın ardından
Nihat Genç aramızdan ayrıldı. Galiba 1987 yılıydı. Hakan Albayrak ile Çete dergisini çıkartıyorlardı. İkisiyle ilk röportajı Tempo Dergisi için ben yapmıştım. Bu vesileyle ikisiyle de tanışıp dost olduk. Bir süre sonra Hakan’la daha az görüşür olduk. Fakat Nihat ile, benim Ankara’daki arkadaş çevremle çok yakın olduğu için daha sık görüştük. Sakarya çay ocağında, Ankara’nın kahvelerinde saatlerce sohbet etmişliğimiz, King oynamışlığımız, esnaf lokantalarında karın doyurmuşluğumuz vardır.
O ülkücü hareketten geliyordu, bense devrimci hareketten. Ama ülkedeki altüst oluşların bu iki ucu bir araya getirmiş olması hiçbirimizi şaşırtmıyordu; hatta bunu birer zenginlik olarak görüyorduk.
Sonra eskisi kadar sık görüşemez olduk. Kendisiyle son olarak Ergenekon soruşturmaları döneminde İstanbul’da NTV’ye geldiğinde uzun uzun sohbet ettik. Birçok eski ortak arkadaşımızla görüşmez olmuş, hatta aralarında husumet oluşmuş. Üzülmüştüm.
Bir süre sonra Odatv denen yerde yazmaya başladığını ve birçok yazısında adımı vererek bana saldırdığını gördüm. Şaşırdım, üzüldüm ve hiç tepki vermemeye karar verdim. Ama o durmadı.
Bu faslı çok uzatmak istemiyorum. Hasta olduğunu öğrenince eşiyle konuştum, Nihat için dua ettim…
Onun benim hakkımda ne düşündüğünün artık bir anlamı yok. Ama ben, eğer varsa Nihat’a hakkımı helal ediyorum. Allah rahmet eylesin.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
06.07.2025 İmamoğlu’nu bırakmamak için diğer CHP’li belediye başkanlarını alıyorlar
06.07.2025 Erdoğan çözüm sürecini ateşe atıyor
05.07.2025 Türkiye yolun sonuna mı geldi?
05.07.2025 Erdoğan ve AK Parti’nin son on yılda kazandıkları ve kaybettikleri
04.07.2025 Çözüm sürecinde çözüme doğru
03.07.2025 Bu görüntüler de bu ülkenin hafızasına kazındı
02.07.2025 Yoksa Suriye İsrail’in arka bahçesi mi oluyor?
01.07.2025 Ruşen Çakır’ın Fatih Altaylı ile ikinci söyleşisi: “Kaygım kendim için yok, ülke için çok”
01.07.2025 Edgar Şar: “Türkiye’de rejim değişikliği girişimi var”
01.07.2025 Mümtaz’er Türköne: “Yaşadığımız kriz, ben gitmem krizi”
06.07.2025 İmamoğlu’nu bırakmamak için diğer CHP’li belediye başkanlarını alıyorlar
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı