Gülen’den Kürtçe eğitim açılımı: Geç oldu ama iyi oldu

28.06.2013 Vatan
Read in English

Gezi Parkı direnişi nedeniyle Türkiye’nin birçok sorunu unutuldu, gölgede kaldı. Bunların en önemlisi hiç kuşkusuz Kürt ve PKK sorunlarıyla bunların çözümünü hedefleyen “çözüm süreci”dir. Öyle ki Başbakan Erdoğan’ın önceki gün Akil İnsanlar heyetiyle yaptığı final toplantısına, kendisinin Gezi sürecindeki tutumu yüzünden Murat Belge ve Baskın Oran katılmadı; akil insanların hazırlamış olduğu kapsamlı raporlar da, Erdoğan’ın yaptığı konuşmadaki hayal kırıklığı yaratan ayrıntılar nedeniyle hak ettikleri ilgiyi görmedi. Benzer bir şekilde, Fethullah Gülen’in Irak Kürdistanı’nda, Erbil’de Kürtçe yayınlanan Rudaw Gazetesi’nden Rebwar Kerim’e verdiği söyleşinin de yine Gezi direnişi nedeniyle normalin altında bir ilgi uyandırdığını söyleyebiliriz. Tamamını http://cihan.com.tr/caption/Gulen-Kurtce-gazeteye-konustu-Temel-hak-ve-hurriyetler-pazarlik-konusu-olamaz-CHMTA2NjQ4NS80 bağlantısından okuyabileceğiniz söyleşide Gülen’in Kürt sorunu ve barış süreci üzerine son derece kritik, cesur ve olumlu mesajlar verdiğini söyleyebiliriz.

Kürtçe eğitim adil olmanın gereği

“Kuzey Irak” yerine “Irak Kürdistanı” demekten çekinmeyen, “Türk ve Kürt olmak irademiz dışındayken bunları ayrım sebebi yapmak garabet… Türkler, Kürtlerden önce Kürt meselesine sahip çıkmalıdır… Çözümün anahtarı, kendimiz için istediğimizi başkası için de istemekte” diyen Gülen’in duruşu bana hareketin Irak koordinatörü Talip Büyük’ü ve onunla yaptığımız, epey yankı uyandırmış olan söyleşiyi (Gülen cemaati 19 yıldır Irak Kürdistanı’na hizmet götürüyor) hatırlattı.
Rudaw söyleşisinde Gülen’in anadilde eğitim üzerine sözleri bilhassa önemli: “Anadilde eğitimin ilke planında kabul edilmesi devletin vatandaşlarına karşı adil olmasının gereğidir. Ancak pratikte karşılaşılabilecek problemler ayrı değerlendirilmelidir. Mesela anadilde eğitim için o dilde eğitim verebilecek yetkin ve yeterli öğretmenler yetiştirilmelidir. Zira, öğretmen kadrosu anadilde eğitim vermeye yetersiz ise iyiniyetli çabalar geri teper ve yapılmak istenenin tersi bir sonuç verir. Öte yandan Kürt anne-babaların da evlatlarına Türkçe öğretmek konusunda hassas olmaları gerektiğini vurgulamak ihtiyacı hissediyorum. Dünyanın birçok ülkesinde ülkenin resmi dilini akıcı bir şekilde konuşamayan topluluklar vardır ancak bunlar önemli sıkıntılar yaşamaktadırlar.”
Aslında Gülen cemaatinin önde gelen kuruluşlarından Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı 2011 yılı sonunda yaptığı açıklamayla (Ana dilde eğitim: Kaçınılmaz bir zorunluluk) Kürtçe eğitime yeşil ışık yakmıştı. Fakat 1,5 yıl sonra aynı konunun bizzat Gülen’in kendisi tarafından, üstelik daha vurgulu bir şekilde dillendirilmesinin değeri başka.

Neden önemli?

Gülen’in anadilde eğitimi “adil olmanın gereği” olarak sunması;
    1)Kürt sorununun çözümündeki en kırmızı çizginin anadilde eğitim olması;
    2)Kürtçe eğitimin milliyetçi-muhafazakâr camiada bir tür tabu olması;
    3)Devlet bürokrasisinde çözüme ayak direme ihtimali olan kadroların hatırı sayılır bir bölümünün Gülen’e saygı ve bağlılık duymaları;
    4)Hükümetin anadilde eğitim konusunda son derece ürkek davranması (ki Başbakan akil insanlara bu konuda bir hazırlıkları olmadığını söylemiş;
    5)Kürt siyasi hareketinin Gülen’e ve onun hareketine güven duymaması; çözümün önünde nerdeyse en önemli engellerden biri olarak görmesi gibi nedenlerle hayati derecede önemli buluyorum.
Vakfın açıklaması için “Bu aşamadan sonra, ‘daha önce neredeydiler?’ diye sormak son derece gereksiz ve anlamsız olur. Bu tavrın arkasında bir artniyet veya hesap aramak da nafile olacaktır. Olsa olsa şunu diyebiliriz: Türkiye’nin ‘öngörüleri en doğru çıkan’ yapılanması olarak anılmayı fazlasıyla hak eden Gülen hareketi, Türkiye’nin Kürtçe eğitimi kabul etmemede ısrarının felaket gibi sonuçlara yol açacağını (ön)görmüş olmalı” demiştik. Gülen’in sözleri için de aynı yorumları yapabiliriz.
Evet, Gülen’in Kürtçe eğitimin bir hak olduğunu deklare etmesi belki geç oldu ama güç olmadı, iyi oldu.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
18.12.2024 Transatlantik: Trump Erdoğan’ı neden övdü? PYD/YPG’nin geleceği Golani’nin zor sınavı
17.12.2024 Mehmet Altan ile Türkiye’nin gidişâtı (4): Suriye’nin geleceği - CHP’li belediyelere haciz
15.12.2024 11 soruda, YPG ya kendini fesheder mi ya da feshedilir mi?
15.12.2024 Murat Yetkin ile söyleşi: Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı
12.12.2024 Bahçeli’nin İmralı hamlesine seçmen nasıl bakıyor? Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi
10.12.2024 Transatlantik: Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor?
08.12.2024 Hamas, Hizbullah ve Esad: İran’ın “Direniş Ekseni” tarihe karışırken
06.12.2024 Behlül Özkan ile söyleşi: 1982’deki Müslüman Kardeşler’in Hama ayaklanmasından bugüne
04.12.2024 Murat Özçelik ile söyleşi: Türkiye Suriye’de ne yapabilir? Ne yapmalı?
22.12.2024 CHP ne zaman “Türkiye’nin birinci partisi” gibi davranacak?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı