Deniz Baykal ile "son akşam yemeği"

13.02.2013 Vatan

Dün Meclis'te partilerin basına açık grup toplantıları alıştığımız ve rahatsız olduğumuz gerginlikleri ve polemikleri pek yaşamadık, daha doğrusu az yaşadık. Bu nedenle dün Meclis'in en önemli olayı CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, kendi talebi üzerine gerçekleşen basına kapalı grup toplantısında partili milletvekillerine 90 dakika konuşmasıydı.
Baykal'la, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun katılmadığı toplantıdan kısa süre önce Meclis kulisinde karşılaştık ve uzun uzun sohbet ettik. Çok sayıda gazeteci ve az sayıda CHP'linin katıldığı sohbetin ana konusu hiç kuşkusuz Baykal'ın neden böyle bir konuşma yapmak istediği ve neler söyleyeceği oldu.
CHP eski lideri, "neden?" sorusuna çok net bir yanıt verdi: "Çünkü kamuoyu nezdinde, CHP'nin kritik konularda birlikte hareket etmediği yolunda bir algı oluşturuldu. Bu doğru değil. Bunu bir kere daha göstermek gerekiyordu."
Hangi konuları ele alacağı sorumuzdaysa Baykal, "iktidar partisinin yalanlarını" cevabını verdi ve şunları sıraladı: Ergenekon, AB üyeliği, yeni sivil anayasa ve Kürt açılımı.
CHP eski liderine göre Başbakan Erdoğan bu konuların hepsini, zamanı geldiğinde rafa kaldırılacak projeler olarak gördü, ama kamuoyuna gerçeği söylemedi ve işi bittikten sonra bunlardan vazgeçti. Ergenekon konusunda Tuncay Güney'in son sözlerini, AB konusunda Şangay Beşlisi çıkışını, anayasa konusunda ise BDP ile birlikte referanduma gitme sözlerini kanıt olarak gösteren Baykal, yeni İmralı sürecinin de Erdoğan'ın başkanlık sistemine geçiş için kullandığı bir enstrüman olduğu görüşünde.
Nitekim Baykal'ın kapalı toplantıda partisinin milletvekillerine, CHP'nin ana misyonu olarak "ulus devlet"i savunma ve Ortadoğu'nun yeniden dizaynına karşı durmayı gösterdiğini öğrendik. Onun dile getirdiği görüşlerin büyük ölçüde CHP içinde "ulusalcı" olarak bilinen kişi ve çevrelerinkiyle örtüştüğü ortada. Kılıçdaroğlu parti içi tartışmalarda açık ve net bir tavır belirlemediği için Baykal'ın ona zarar verdiğini söylemek ise pek mümkün değil. Bununla birlikte CHP'nin eski liderinin bir tür sahalara dönüş yaptığını söyleyebiliriz.

"Sahalara dönüyor değilim"

Kulisteki sohbetimizin gördüğü yoğun ilgiden cesaret alarak Baykal'a şöyle bir soru yönelttim: "Hâlâ çok popüler olduğunuzu görüyoruz. Yoksa birazdan yapacağınız konuşma sahalara döndüğünüz anlamına mı geliyor?"
Deniz Bey bu sorum üzerine bir kahkaha attı ve "kesinlikle öyle bir şey yok. Sahalara dönüyor değilim. İlla bir ad vermek gerekirse 'Hz. İsa'nın son akşam yemeği' demek daha doğru olur!"

Dün Baykal'ı son derece dinç ve dinamik gördüm. Bu nedenle onun "son akşam yemeği" benzetmesine, her ne kadar çok zekice bulsam da, pek itibar edemiyorum. Türkiye'nin içinden geçtiği bu son derece kritik süreçte ana muhalefet partisinin yetersiz performansını düşününce (mesela Kılıçdaroğlu'nun dünkü zayıf grup konuşmasını dinleyince) Baykal'ın önünün epey açık olduğunu görmek ve bu nedenle daha çok konuşma yapacağını, yapabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.


Deniz Bey ile dün Meclis kulisinde eski günleri de yad ettik ve dolayısıyla Temmuz 2007 seçimleri öncesi çıkan "Seçimleri kazanamazsak Rodos'a kadar yüzerim" manşetini de konuştuk. Daha doğrusu kendisi hatırlattı.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
30.03.2025 Erdoğan insanların ne gönüllerini kazanabiliyor, ne de gözlerini korkutabiliyor
27.03.2025 Transatlantik: İmamoğlu operasyonu ABD'den nasıl görülüyor? | Hakan Fidan'ın ABD temasları
26.03.2025 Erdoğan’ın CHP ve Özgür Özel öfkesi
25.03.2025 İmamoğlu operasyonu ile çözüm süreci arasında bağ var mı? Hamit Bozarslan yorumladı
24.03.2025 Erdoğan’ın on yanlış hesabı ve bundan sonrası için beş tespit
24.03.2025 Mansur Yavaş’ın Kürtlerle ne alıp veremediği var?
23.03.2025 Erdoğan’dan CHP’ye büyük kıyak
21.03.2025 Kandil ile barış, CHP ile savaş
21.03.2025 Haftaya Bakış (259): CHP'nin kurultay kararı, çözüm sürecine İmamoğlu darbesi
20.03.2025 “Sahi ne oldu sizin süreç?”
30.03.2025 Erdoğan insanların ne gönüllerini kazanabiliyor, ne de gözlerini korkutabiliyor
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı