CHP’nin önündeki en ciddi engel: “Küçük olsun bizim olsun” anlayışı

08.06.2025 rusencakir.com

İstanbul Beşiktaş’ın CHP’li belediye başkanı Rıza Akpolat’ın tutuklanmasından sonra belediye önünde, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanının da katılımıyla yapılan mitingde parti kurmaylarının suratında kaygı ve endişe gözlemlemiştim. Daha önce Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Ahmet Özer’in tutuklanması, terör söz konusu olduğu için istisnai bir durum olarak görülüyordu. Fakat Akpolat’ın “yolsuzluk” gerekçesiyle tutuklanması işi başka bir boyuta taşıyordu.
Nitekim endişelerinde haklı çıktılar. 19 Mart 2025’te Ekrem İmamoğlu dahil çok sayıda belediye başkanı tutuklandı. Üstelik yeni gözaltı dalgalarının olmayacağının, başka belediye başkanları ve dokunulmazlığı olmayan CHP kurmaylarının tutuklanmayacağının hiçbir garantisi yok.

Erdoğan’ın hesap hatası
19 Mart operasyonunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi kariyerinin en ciddi stratejik hatalarından biri, belki de birinicisi olarak görüyorum. Erdoğan’ı yanıltan galiba çok iyi bildiği CHP kadrolarındaki o kaygı ve endişe oldu. Açmaya çalışayım: Erdoğan, İmamoğlu ve arkadaşlarının başına gelenlerin CHP kadrolarındaki o kaygı ve endişeyi kızgınlaştıracağını, bunun beraberinde korku ve paniği getireceğini, bütün bunlara bağlı olarak cılız birtakım itirazlar ve protestolarla birlikte mutlak bir kadere boyun eğme yaşanacağını hesaplamış olmalı.
Fakat öyle olmadı: 19 Mart günü İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin barikatları aşmasıyla birlikte CHP yönetimi, kendilerini bile şaşırtan bir hareketlilik içerisine girip toplumsal muhalefetle bütünleşti ve iktidarı yıpratıcı bir direniş sergiledi.

Sopa ve havuç
Halbuki Erdoğan, CHP içindeki muhalefetin “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” gibi ucuz yaklaşımlarla devreye girmesini ve ana muhalefet partisinin ilk andan itibaren kendi içinde kavga etmekten iktidara vakit ayıramamasını umuyordu. Öyle ki Erdoğan değil CHP tabanını, kendisine oy veren kitleleri bile “cumhuriyet tarihinin en büyük organize suç örgütü” önermesine ikna edemedi.
Burada Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in “mucizevi” performanslarının hakkını yemeyelim. Onların yaratıcı fikirlerle ve bunların hayata geçirilmesiyle öncülük ettikleri direnişten bunalan Erdoğan’ın aklına ilk olarak “sopa” geldi ve buna bağlı olarak operasyonlar dalga dalga sürdü.
“Sopa” işe yaramayınca “havuç”u denedi ve 19 Mart’ın ilk günlerinde “Özgür Efendi” diye aşağılamaya çalıştığı CHP liderine “Sayın Özel” diye hitap etmeye başlayıp onu İmamoğlu ile bağlarını koparmaya davet etti.

“Küçük olsun bizim olsun”
Özgür Özel’in Erdoğan’ın bu davetlerine itibar etmediğini ve İmamoğlu’nu “satmadığını” biliyoruz. Fakat CHP kadrolarının tümünün onun gibi kararlı olduğuna emin değilim. Çünkü bu direnişin rutin bir hal almaya başlamasıyla birlikte iyice yorulan -ki süreçte ne kadar aktif oldukları tartışılır- bazı kadroların sonuç alma açısından iyice ümitsizliğe kapıldığını duyuyoruz.
“Sonuç alma”dan kasıt tabii ki öncelikle İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuksuz yargılanması; ardından erken seçim ve nihayet siyasi iktidarın el değiştirmesi. Fakat değil iktidarın el değiştirmesi, İmamoğlu ve arkadaşlarının serbest bırakılacağına dair ümitleri tükenen çok kişi var.
Bütün bunlar anlaşılabilir şeyler. Fakat bu ümitsizliğin bir “teslimiyet”e dönüşme ihtimali Türkiye’de siyasetin gidişatını değiştirebilir. Nitekim siyasi iktidar ve onun destekçileri -ki bunların bir kısmı muhalif gibi takılıyor- “olan oldu, önünüze bakın” çağrıları yapıyor.
Bu ne anlama geliyor? “Bizim size çizdiğimiz sınırlar içinde -mesela salı günü grup toplantılarında esip gürlemeler- kalın; güçlü olduğunuz il ve ilçe belediyelerinde ne haliniz varsa görün, ama sakın ha iktidarımızı hedef almayın, insanları sokağa dökmeyin…”
Yoksa ne olur? “Yoksa elinizdeki o imkanlara dar el koyar, sizleri teker teker içeri atarız…”
Şu ana kadar CHP bu tuzağa düşmedi, bakalım bundan sonra ne olacak!



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
08.06.2025 CHP’nin önündeki en ciddi engel: “Küçük olsun bizim olsun” anlayışı
01.06.2025 CHP siyasi iktidarın kızıştırmak istediği iç krizini tabanına başvurarak aşabilir
30.05.2025 Mehmet Baransu’yu hatırlıyor musunuz?
30.05.2025 Haftaya Bakış (269): Sivil anayasa tartışmaları | Kılıçdaroğlu'nun beklenen açıklaması | İnfaz yasasında gecikme
30.05.2025 İktidar yeni anayasa sürecinde muhalefeti bölebilir mi? | Özlem Kaygusuz yorumladı
29.05.2025 Günümüz Türkiyesi’nde İslamcılık ve Kürtler
29.05.2025 DEM Parti’yi Cumhur İttifakı’na yamamaya çalışmanın anlamsızlığı
29.05.2025 CHP Türkiye partisi olabilecek mi?
28.05.2025 AK Partililer niçin 19 Mart operasyonuna sahip çıkmıyor?
28.05.2025 Transatlantik: Trump Putin'i ikna edebilecek mi? | Ortadoğu'da taşlar yerine ne zaman oturacak?
08.06.2025 CHP’nin önündeki en ciddi engel: “Küçük olsun bizim olsun” anlayışı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı