Yoksa El Kaide mi yaptı?

24.08.2012 Vatan

Gaziantep’teki terör saldırısının doğrudan Suriye’de yaşananlarla ilgili olduğunu düşünenlerin sayısı hayli kabarık. Bunların içinde çoğunluğu, Ankara’nın muhalifleri desteklemesinden rahatsız olan Esad rejiminin doğrudan veya dolaylı olarak (mesela PKK’yı kullanarak) bu saldırıyı gerçekleştirdiğine inanıyor. Azınlıktakilerse ilginç bir şekilde Suriyeli muhalifleri işaret ediyorlar. “Peki Suriye muhalefetinin hangi kanadı?” diye sorduğunuzdaysa hemen “Tabii ki El Kaideci unsurlar” cevabını alıyorsunuz.

Burada iki gariplik var. Nispeten önemsiz olanı şu: 11 Eylül 2001 günü ABD’deki, 15 ve 20 Kasım 2003’te İstanbul’daki terör eylemlerinin ardında El Kaide adındaki uluslarötesi şebekenin bulunduğuna, bugün Antep saldırısından El Kaide’yi sorumlu tutanların çoğu inanmamıştı. Onlara göre El Kaide diye bir şebeke yoktu, emperyalist güçlerin bir aldatmacası vb. söz konusuydu.

Esas gariplikse “Neden?” sorusuna verdikleri cevaptadır. Bu kişiler Suriyeli muhaliflerin şu şekilde akıl yürüttüğüne inanmamızı bekliyorlar: “AKP hükümeti saldırının ardında Esad’ın olduğunu düşünecek ve bu nedenle Suriye konusuna daha fazla angaje olacak.” Özetlemeye çalışırken bile zorlandığımız bu cevabın fazlasıyla komplo teorisi koktuğu aşikâr. 

Aslına dönen El Kaide

Eğer bu saldırı bundan beş yıl önce yapılmış olsaydı, hele işin içinde bir ya da birkaç intihar eylemcisi bulunsaydı hiç tereddütsüz failin El Kaide olduğunu söylerdim. Çünkü o tarihlerde El Kaide yöneticileri Türkiye’yi alenen hedef gösteriyordu ve son derece öfkelenmelerine neden olan olaylar Gaziantep’te yaşanmıştı. Ama o günden bugüne çok şey değişti. Kuşkusuz en büyük değişiklik El Kaide’de yaşandı. 

Özellikle Usame bin Ladin’in öldürülmesinin ardından El Kaide’nin ne durumda olduğu üzerine farklı analizler yapılıyor. Kişisel olarak bu şebekenin 11 Eylül’ün ardından yakaladığı ivmeyi sürdüremediğini; bunun temel nedeninin gerçekleşmesi bir şekilde mümkün hedeflere sahip olmaması olduğunu; kaynak ve güçlerinin çoğunu Irak’a aktararak stratejik bir hata yaptığını ve süreç içerisinde ilk başladığı yıllardaki haline döndüğünü düşünüyorum. 

El Kaide’nin ilk halinden, Afgan direnişinin ilk yıllarını kastediyorum. Sovyetler Birliği’ne karşı mücahitlerin yanında savaşmak için başta Körfez ülkeleri olmak üzere İslam coğrafyasının farklı bölgelerinden Afganistan’a giden gönüllülere, Pakistan, Amerikan ve Suud istihbarat servisleri kucak açmıştı. Belli bir aşamadan sonra bin Ladin, bu ortak projeyle arasına mesafe koydu, zamanla iyice koptu ve nihayet kendisini var eden yapılara savaş açtı.

Dün Irak, bugün Suriye

El Kaide’nin yıllar sonra tekrar bilerek ya da bilmeyerek bazı “büyük projeler”e eklemlenmesine ilk olarak Irak’ta tanık olduk. El Kaide’nin Irak’ta öncelikle işgalci Amerikalıları hedef aldığı doğru olmakla birlikte en büyük zararı ülke yönetiminde açık bir şekilde ağırlıklarını koyan Şii Araplara verdikleri açıktır. El Kaide’nin mezhep temelli bu stratejisinin, İran’ın bölgede nüfuzunu genişletmesinden çok rahatsız olan Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkelerinin işine geldiği de ayrı bir gerçektir. Özellikle 2006 Haziran başında Ebu Musab el Zarkavi’nin öldürülmesi ve El Kaide merkezinin onun yerini tam anlamıyla dolduramamasıyla birlikte Irak’taki El Kaideci unsurların dış etkilere daha fazla açık olduklarını düşünüyorum.

Uluslararası kamuoyunun fazla ilgisini çekmese de Libya’da Kaddafi rejiminin devrilmesinde El Kaide’nin de etkili olduğunu duyduk. Ama bugün Suriye’de El Kaide ile organik ya da ideolojik olarak bağlantı içindeki kişilerin silahlı muhalefette önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Bunların ciddi bir bölümü Irak’tan geçmişe benziyor. Ayrıca Suriye’ye, içlerinde Türklerin de bulunduğu yeni gönüllülerin akıyor ve bunların bir kısmının geçiş için ülkemizi kullanıyor olması şaşırtıcı olmayacaktır. Özetle bugün El Kaide’nin Türkiye topraklarında kanlı bir terör eylemi yapması hiç de gerçekçi ve akılcı gözükmüyor. 

Ama El Kaide ile bağlantılı veya ondan esinlenen kişileri şu ya da bu nedenle desteklemek veya önlerini açmak veya görmezden gelmek de gerçekçi ve akılcı değildir. Çünkü yarın yeni bir Usame bin Ladin çıkıp bugün kendisini palazlandıranların en büyük düşmanı olabilir.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
30.01.2025 Suat Toktaş gazeteci olduğu için tutuklandı
29.01.2025 Transatlantik: Rusya-Suriye ilişkileri | Trump'ın Ukrayna politikası | Gazze ateşkesinde son durum
26.01.2025 Çözümsüzlük için Kandil’den medet ummak
24.01.2025 Haftaya Bakış (251): Grand Kartal Otel faciası | Özdağ tutuklandı | Ayşe Barım gözaltına alındı | İkinci İmralı ziyareti
23.01.2025 Diyarbakır yeni çözüm sürecini tartışıyor | Serra Bucak, Vahap Coşkun, Mehmet Kaya ve Nahit Eren değerlendirdi
22.01.2025 Transatlantik: Trump nasıl başladı? | Unuttuğumuz Suriye | Gazze ateşkesi
19.01.2025 Bir türlü başlayamayan Erdoğan-İmamoğlu savaşı
19.01.2025 Eski PKK yöneticisi Nizamettin Taş: “Kürtler açısından önemli olan PKK’nin silah bırakması değil Suriye’deki kazanımların korunması”
17.01.2025 Haftaya Bakış (250): Boğaziçi direnişinin 1000.günü | CHP'nin iktidara cevabı | Yeni çözüm sürecinin gidişatı
02.02.2025 İmamoğlu mu, Yavaş mı, ikisi birden mi yoksa hiçbiri mi?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı