Şantajla yaşamayı öğrenmek

19.05.2011 Vatan

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, son olarak partisinin 6 üst düzey ismini hedef alan şantaja resti çekmesi hiç kuşkusuz takdir edilecek bir davranış. Ama daha masada kiminle oynadığını bilmediği için rakibinin (ya da rakiplerinin) ellerinde ne olduğunu kestirmesi mümkün değil. Dolayısıyla bu oyun bitmişe ve kolay kolay biteceğe benzemiyor. An itibariyle şantajcıların yeni hamlelerini ve kamuoyunun, özel olarak da MHP tabanının bunlara vereceği tepkilerini beklemekten başka yapacak pek bir şey yok.
Bahçeli’nin, “yolumuza arkadaşlarımızla devam edeceğiz” açıklamasının şantajcıları yıldırmayacağı ortada zira ilk dört olayda partinin dört üst düzey yöneticisi hem görevlerinden, hem de milletvekilliği adaylığından istifa etmişlerdi. Bunlardan bir tek Bülent Didinmez “söz konusu olan benim özel hayatım” diyerek istifa etmeye yanaşmamış, fakat bir gün içinde buna mecbur bırakılmıştı. Diğer bir deyişle MHP liderliği, başta şantajcılara yenik düşmüş ve gayrı meşru aşk ilişkilerinin istifa nedeni olduğunu kabul etmişti. Şimdi şantajcılar, sözünü ettikleri altı kişinin gizli kayıtlarını da yayınlarlarsa (ki önlerinde herhangi bir engel görünmüyor) MHP epey zor durumda kalacaktır.
Peki buradan bir çıkış mümkün mü? Sanki çok geç. Eğer ilk kasetler yayınlandığında söz konusu kişiler istifa ettirilmeseydi MHP belki bu kadar zorlanmazdı. Ya da ilk kasetlerin ardından, benzer durumdaki bazı isimler, şantaj yapılmasını beklemeden kendileri ortaya çıkmış olsalardı durum belki farklı olabilirdi. Artık bu aşamadan sonra MHP’nin şantajla yaşamaya alışmaktan başka yapabileceği pek bir şey yokmuş gibi gözüküyor. Kaldı ki peş peşe gelen ve son derece organize bir komplo olduğu aşikâr olan bu yayınların MHP’yi “mağdur” konumuna taşıdığını ileri sürenler de var. Bu mağduriyetin sandıkta MHP’nin lehine sonuçlara yol açma ihtimalini hiç yabana atmamak lazım. Deniz Baykal kasetlerini servis edenlerin, eğer bu yolla CHP’yi krize sürüklemek istemişlerse son derece hayal kırıklığına uğramaları gibi, bu kasetler yoluyla MHP’yi barajın altına çekebilmeyi amaçlayanlar da pekala hüsrana uğrayabilirler.

******

Tutukluluk zor zanaat

Mustafa Balbay cezaevinde yazdığı kitapların sayısını üçlemiş. “Zulümhane”yi okumuştum. Sağolsun, “Zulümname” altbaşlıklı “Düşünüyorum, O Halde Sanığım” (şiir) ve “Zulümdar: Demokrasi Tanrısı” (roman) kitaplarını da yollamış. Bir de el yazısıyla not eklemiş. Şöyle diyor: “Ülkemizdeki cezaevi gerçeğine yeri geldikçe değindiğin için teşekkür ediyorum. Hapiste, hele yalnızlıkta yaşama tutunmanın başlıca yolu okumak ve yazmak. Özgür günlerde görüşmek üzere...”

Ben de Mustafa’nın bu dileğine katılıyorum ve 12 Haziran sonrasında TBMM kulisinde kendisiyle çay içip muhabbet edeceğimiz günleri dört gözle bekliyorum.

Malum bugün 19 Mayıs. Bu vesileyle Mustafa ve hapiste yatan herkes için, 12 Eylül cuntası döneminde Hasdal ve Metris’te sık sık okuduğumuz bir Can Yücel şiirini armağan etmek istiyorum:

“bugün ondokuz mayıs
mayısın ondokuzu
sen ey türk istiklalinin koruyucusu
sen ey ülkemizin geleceği
ulusumuzun gözbebeği
sen ey demir parmaklıklarında barfiks yapan
ranzalarda perende atan
sportmen ve kahraman türk gençliği bütün kilitbahirler açık
ama her zaman samsun’a çıkılmaza
bu sabah da avluda volta atmaya çık”
Bayramınız kutlu olsun




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı