“Özel Tim Yerine Din Âlimleri”

23.08.1994 Milliyet

RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan, MHP lideri Türkeş’i bölgede sorunun çözümünü silahlı eylemde gördüğünü öne sürerek sert bir dille eleştirdi
 
Diyarbakır, Mardin, Elazığ, Tunceli ve Bingöl illerini kapsayan dört kişilik Refah Partisi heyeti başkanı olan RP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Grup Başkanvekili Şevket Kazan Ankara’ya dönmeden önce izlenimlerini Milliyet’e şöyle aktardı:

Soru: Birçok yerde Olağanüstü Hal’in uzatılması görüşmelerinin gizli yapılmasını teklif edeceğinizi söylediniz. Neden?
Kazan
: Güneydoğu’da yaptığımız 11 günlük gezi boyunca, bazı ilçelerde güvenlik güçleri ve askerlerimizin vatandaş üzerinde hoş intiba bırakmadıklarını, bazı mezraların, köylerin yakıldığını, halkın tehcire zorlandığını, bazı yerlerde halkın baskıyla korucu yapıldığını öğrendik. Bazı güvenlik mensuplarının halka karşı tavırlarının sakıncalı olduğunu müşahede ettik. Bunları halka açık bir genel oturumda dile getirirseniz devlet yara alır. Tartışmalar, akıl ve mantık düzeyinden çıkıp birtakım faydasız, hissi ve kısır çekişmelere yönelebilir. Ama kapalı bir oturumda bu konuların bütün detaylarıyla birlikte ortaya konulması çok daha faydalı olacaktır.

Soru: Birçok konuşmanızda din âlimlerinin Güneydoğu’da olağanüstü hal tazminatından yararlandırılarak istihdam edilmesini önerdiniz. Bunlar yalnızca Diyanet mensupları mı olacak?
Kazan
: Bölgede vatandaş tedirgin. Birbiriyle mücadele eden biri legal, biri illegal iki güç arasında ezilmiş. Bu ezilmişlik içinde, bu taraflardan hangisi kendisine baskı yapıyorsa ona meylediyor. Halkı bilinçlendirmek lazım. Terör örgütlerinin ülkeyi felakete götürdükleri açık, ama halka bunu anlayacağı bir dille anlatmak lazım.
Yöre halkının en bariz vasfı İslam’a bağlılığıdır. Bu bağlılığı pekiştiren de buradaki din âlimlerinin çalışmalarıdır. Aslında din âlimleri de tedirgin, çünkü zaman zaman onlar da terörün hedefi haline geliyorlar. Bu âlimlerden istifade etmek lazım, içlerinden bazıları doğrudan Diyanet’ten maaş almaktadır, diğerleri de halkın itibar ettiği nüfuzlu kişilerdir. Bunlar seferber edilmelidir. Bunlar her şeyin ilacı değildir, ama vatandaşı devletten yana bir konuma getirebildikleri takdirde halk terör örgütlerine karşı tavır alacaktır. Terörle mücadele için sarf edilen muazzam paraların dörtte biri, beşte biri gibi bir masrafla bu işi neticelendirmek mümkün olacaktır.

Soru: Bölgedeki bazı güvenlik güçlerinde gözlemlenen ırkçılığa yakın Türk milliyetçiliğine karşı ne öneriyorsunuz?
Kazan
: Bizim olağanüstü hal görüşmelerinin gizli yapılması talebimizin bir nedeni de özel tim denen timlerin yapısıdır. Şimdi ben Türkeş’in hükümeti neden bu kadar gönülden desteklediğini açık seçik görüyorum. Türkeş öteden beri ülke problemlerini, demokrasiden söz edip silahla çözümlemeyi düşünen biridir. Bu, onun yapısında var. Kayseri Erciyes’te bizim yaptığımız toplantıda silahlar atılmış olsaydı Türkiye’de yer yerinden oynardı. Ama Türkeş’in aynı yerdeki toplantısında silahlar atıldı, gazeteler yazdı, o kadar.
 
MECLİS’E GÖTÜRÜYOR
Gazetelerde o haberi okuduğumda "Türkeş’e yakışan bu” demiştim. Bu yöreye geldim, bu manzarayı gördüm ve dehşete düştüm. Bu timlerin bazıları Bozkurt işareti yapıyor. Bunlar devletin koruyuculuğunu mu, yoksa bir partinin propagandasını, silahlı militanlığını mı yapıyor? Bunlar tehlikelidir. Bunları Meclis’te mutlaka dile getireceğiz.

Soru: Bölgedeki bir konuşmanızda “terörden gıdalananlar var” demiştiniz.
Kazan
: Mutlaka var. Bir bakıma kastettiğim bunlar. Türkiye’de milliyetçilik - komünistlik hareketi başladı, içinde bunları görüyoruz. Sünni - Alevi mücadelesi başlatıldı içinde bunları görüyoruz. Bugün Türk - Kürt mücadelesi uyandırılmak isteniyor ve yine içinde bunları görüyoruz. Demek oluyor ki bunlar varlıklarını ancak bu şiddet eylemleriyle sürdürebiliyorlar. Ve bu şiddet eylemlerinden yararlanarak kendilerini bir nevi kahraman, kurtarıcı olarak göstermek istiyorlar.

Yazının orjinal hali




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
02.11.2025 Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?
02.11.2025 Bitmeyen ve bitmeyecek tartışma: Cumhur İttifakı’nda çatlak mı var?
01.11.2025 Ve Selahattin Demirtaş sahalara döndü!
30.10.2025 Erdoğan’ın CHP’ye karşı son 225 günü: Bir adım ileri iki adım geri
30.10.2025 Herkesin kazanacağı bir süreç mümkün mü? Mümtaz'er Türköne ile söyleşi
30.10.2025 1 Ekim’den 29 Ekim’e: İki resmi resepsiyon ve farklı fotoğraflar
29.10.2025 Çözüm sürecinde kazananlar ve kaybedenler | Mehmet Gürses yorumluyor
29.10.2025 “İngiliz casus” olayında kafama takılan sorular
28.10.2025 Yolsuzluk, terör, casusluk: Sırada ne var?
28.10.2025 Çözüm sürecindeki tıkanıklık nasıl aşıldı? PKK’nın silahlı güçlerini Türkiye’den çekmesinin öyküsü
02.11.2025 Cemil Bayık’a sormak istediğim soru: Fesih karşılığında ne kazandınız ya da kazanacaksınız?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı