“Meşe”den sonra “İlke”den de oldum, gizli tanıksız kaldım!

14.12.2025 rusencakir.com

Okuyanlarınız olduysa büyük ihtimalle hatırlayacaktır: 16 Kasım’da “İlk gizli tanığım ‘Meşe’yi geri istiyorum!” başlıklı bir yazı yazmıştım. Kronolojik bir yazıydı ve 18 Kasım 2024’te İlke adlı gizli tanığın “Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde görev yapıyorum” diye başlayan ifadeyi vermesiyle başlıyordu. Ardından 17 Mart 2025’te “Meşe” adlı gizli tanığın ifade verdiğini, 21 Mart 2025’te “Meşe”nin ifadesiyle Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun’un da suçlandığını belirtmiştim.

“İmamoğlu Medyası A.Ş”
İmamoğlu ve Ongun’a “Meşe”nin ifadesinde yer alan, içlerinde benim de olduğum 12 gazeteci hakkındaki “iddia”ları da sorulmuştu: “Murat ONGUN’ un sürekli finanse ettiği gazeteciler vardır. Bu gazetecilere para teslimini de Emrah yapar. Bahar FEYZAN, İsmail SAYMAZ, Yavuz OĞAN, Nevşin MENGÜ, Ruşen ÇAKIR, Batuhan ÇOLAK, Barış PEHLİVAN, Oda TV, Soner YALÇIN, Aslı AYDINTAŞBAŞ, Nagehan ALÇI, Şaban SEVİNÇ isimli kişi ve kurumları finanse eder. Halk TV’nin sahibi Cafer MAHİROĞLU ile de yakındır. Halk TV’ye finansman sağlar. Hatta Cafer MAHİROĞLU’ nun boğazda yapmış olduğu binasına ruhsat dahi verdiler.”
18 Mayıs 2025’te de Akşam Gazetesi devreye girmiş “İmamoğlu Medyası A.Ş.” (https://www.aksam.com.tr/guncel/imamoglu-medyasi-as/haber-1570266) başlığıyla bu konuyu yeniden gündeme getirmişti.
Aylar sonra, tam İBB İddianamesi’nin hazırlanmasından birkaç gün önce 6 Kasım 2025’te, bu 12 gazeteciden benim de aralarında bulunduğum beşi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne polis eşliğinde götürüldük ve ifadelerimiz alındıktan sonra serbest bırakıldık.

“Meşe” buharlaştı
Tabii ki bizlere esas olarak “Meşe”nin bu “iddiaları” soruldu, fakat ortada çok önemli bir değişiklik vardı: “Meşe” gitmiş yerine ondan daha önce gizli tanık olan “İlke” gelmişti.
Önce ne olduğunu tam olarak anlayamadım. Nitekim 7 Kasım sabahı yaptığım “Benim küçük gözaltım” başlıklı yayında şöyle dedim: “Gizli tanığın adını duyunca hatta şaşırdım. Gizli tanık ağaç isimleriydi, ‘Meşe’’ falan gibi. Bu ‘İlke’ çıktı birden karşıma, kafam karıştı.”
Sonra düşünmeye, konuyla ilgili kişilerle tartışmaya başladık. Ortada üç seçenek var gibi gözüküyordu:
1)  “Meşe” kendi isteğiyle gizli tanık olmaktan vazgeçmişti;
2)  Savcılık bir şekilde “Meşe”ye güvenini kaybetmiş, onu gizli tanıklıktan çıkartmıştı;
3)  “Meşe” beklenmedik bir şekilde ölmüştü. (Bu iddia sahipleri isim bile veriyorlar)
Anlaşılan her ne olduysa olmuş “Meşe” ortadan kaybolmuş, dolayısıyla onun bazı iddiaları sahipsiz kalmıştı. Ve bir baktık bu iddialar noktası, virgülü ve Türkçe hatalarıyla birebir “İlke”ye taşınmıştı.
Yazımı şöyle bitirmiştim: “Onun sözlerinin birebir aynısını aylar sonra -ki iddianamede İlke’nin bu ifadeyi hangi tarihte verdiği belirtilmiyor- bir başka gizli tanık nasıl tekrarlayabilir?
Bu soruların cevaplarını öğrenip öğrenemeyeceğimizi bilmiyorum ama son bir şey söylemek istiyorum: Ben eski gizli tanığım Meşe’yi, kim olduğunu bilmesem de çok sevmiştim, en azından hayalimde canlandırabiliyordum. İlke’nin hiçbir albenisi yok.”

“İlke”siz kaldık
Ve şimdi İlke’den de olduk. CHP Genel Başkanı Özgür Özel 11 Aralık Perşembe gecesi katıldığı bir canlı yayında İlke’nin de ifadesinden sadece iki gün sonra, 20 Kasım 2024’te yazılı bir dilekçeyle tüm ifadelerini geri çektiğini ve koruma tedbirlerinin kaldırılmasını talep ettiğini söyledi ve daha sonra belgesini de kamuoyuyla paylaştı. Özel’in bu açıklamayı ilk kez yaptığı kanalın İlke TV olması da tek kelimeyle “tevafuk” olsa gerek.
Şimdi merak ediyorum, 4600 gün sürmesi beklenen davada sıra ne zaman bana gelecek ve hakkımdaki iftiraları hangi gizli tanık dile getirecek.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
14.12.2025 “Meşe”den sonra “İlke”den de oldum, gizli tanıksız kaldım!
13.12.2025 Dile kolay 4600 gün: İBB davası bitmeyeceğe benziyor
12.12.2025 Sağcılığı suçlamak ne zaman suç oldu?
11.12.2025 Habertürk’ün laneti
10.12.2025 Dile kolay 2 bin 962 gün
09.12.2025 İmamoğlu yargılamaları: Savunma saldırıyor
08.12.2025 Fatih Altaylı haklı mı? İş dünyamız korkak mı?
07.12.2025 Hayır, boşuna çiğnemedik
06.12.2025 Fethullahçılık varlığını nasıl sürdürebiliyor?
05.12.2025 Türk’ün Türk’e, Kürdün Kürde propagandası
14.12.2025 “Meşe”den sonra “İlke”den de oldum, gizli tanıksız kaldım!
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı