Kılıçdaroğlu’nu kolları çözüldü ve artık hiçbir mazereti kalmadı

19.12.2010 Vatan

CHP Kurultayı sahiden bu partinin “iktidara yürüyüş”ünün başlangıcı olarak kabul edilebilir mi? Bu sorunun cevabını verebilmek için üç ayrı noktaya yoğunlaşabiliriz: 1) Kurultayın organizasyonu; 2) Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması; 3) Yeni Parti Meclisi (PM).

Organizasyona söylenebilecek herhangi bir kötü söz olabileceğini sanmıyorum. Bu kadar kısa bir sürede bu kadar başarılı bir kurultayı gerçekleştiren CHP yöneticilerini tebrik etmek lazım. Parti teşkilatının kurultaya sonuna kadar sahip çıktığı da salondaki coşkudan çok iyi anlaşılıyordu. Sonuç olarak bunun kesilikle iddialı bir kurultay olduğunu düşünmemiz için pek çok neden vardı.

Konuşma bildiğimiz gibi

Fakat Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının kurultay organizasyonu kadar başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim. Daha çok bir önceki kurultay için alelacele hazırlamış olduğu konuşmanın bir tekrarıyla karşılaştık. Hatta o konuşmadaki “Recep Bey” buluşuna denk gelebilecek yaratıcı bir çıkış da yoktu.
Konuşmanın daha önceki Kılıçdaroğlu konuşmalarında olduğu gibi iki ana ekseni vardı: 1) AKP’ye yönelik eleştiriler; 2) Vaatler. Şurası bir gerçek ki kurultay salonu AKP eleştirileriyle coştu. Özellikle öğrencilere sahip çıktığı, 12 Eylül rejimini hedef tahtasına oturttuğu, özgürlükler ve demokrasiyi geliştirmekten söz ettiği, kısacası “solculuk yaptığı” anlarda tabandan gördüğü destek son derece anlamlıydı.

Kılıçdaroğlu’nun vaatlerini dile getirdiği zaman aynı ilgiyi görmemesinin kuşkusuz temel nedeni, tabanın “aşırı politize” olmasıdır. Bununla birlikte bir dizi çözüm önerisinin peş peşe, hızlı ve ayrıntılarına girilmeden sıralanmış olduğunu da akılda tutmak lazım.

Gidenler ve gelenler

PM listesine gelince, bu konuda söylenecek çok şey var. Ankaralı deneyimli meslektaşlarımız Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal ve Önder Sav‘a yakınlıklarıyla bilinen ama fazla öne çıkmamış, yani “sivri olmayan” bazı isimlere de yer vermiş olduğunu söylüyorlar. Evet listede parti içi dengeleri gözetme kaygısı bulunduğu kesin ama bu haliyle iç tartışmaların biteceğini sanmak hiç gerçekçi olmayacaktır.

İlk tepkilerden, parti içi muhaliflerin listeden memnun olmadıklarını ama müdahale etme güçleri olmadığı için bunu şimdilik sineye çektiklerini ve ilk fırsatta, daha doğrusu genel seçimlerde yaşanabilecek muhtemel bir başarısızlığın ardından bunun sorumluluğunu bu listeye ve onu hazırlayanlara yükleyeceklerini anlıyoruz.

O zaman şu soru önümüzde duruyor: Bu PM ve ondan çıkacak MYK ile CHP seçimlerde nasıl bir performans gösterebilir? Bu PM’de “siyaset kurtları”nın sayısının hayli az olduğu ortada ama bu tek başına seçimleri riske atma anlamına kesinlikle gelmez. Yıllardır en kurt siyasiler tarafından yönetilen CHP’nin muhalefete mahkum olması bunun kanıtı değil mi zaten?

Çarpıcı yeni isimler

O zaman yeni isimlere bakmak gerekiyor. Bir önceki kurultayda PM’ye girip daha sonraki ayrışmada Sav değil de Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket eden herkesin yine yönetime girdiğini görüyoruz. Onlara ek olarak siyasetbilimci Binnaz Toprak, ilahiyatçı Muhammed Çakmak, Kürt sorununun çözümü konusundaki faaliyetleriyle tanıdığımız Sezgin Tanrıkulu, deprem uzmanı Haluk Eyidoğan, emekli büyükelçiler Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu, gazeteci Veli Özdemir gibi dikkat çekici isimler PM’ye girdi, hatta bunlardan bazıları MYK’ya bile taşınabilir.

Tek tek isimler üzerinde tartışmak için erken olabilir. Ancak önce PM’deki gençlerin ve kadınların sayısının epey yüksek olduğunun altını olumlu anlamda çizelim ve bazı kişiler hakkında birkaç söz edelim:

Hiç tartışmasız biçimde yeni isimlerin en çarpıcısı Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Binnaz Toprak’tır. Prof. Şerif Mardin’in hayatımıza soktuğu “mahalle baskısı” kavramının gerçek hayattaki karşılıklarını yönettiği araştırmayla gözler önüne seren ve bu yüzden gerek iktidar partisi, gerekse de muhafazakâr kesimlerinin tepkisini üzerine çeken Prof. Toprak kısa süre önce Radikal Gazetesi’nde yazı yazmaya başladı ve bir bakıma kendisi gibi “endişeli modernler”in sözcülüğünü üstlendi.

Daha önce de yazmış olduğum gibi Diyarbakır Barosu eski Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun PM’ye girmesi CHP için son derece önemli bir gelişmedir, hele Kılıçdaroğlu’nun bu seferki konuşmasında da “Kürt” sözcüğünü telaffuz etmediği düşünülürse! Geçen kurultayda PM’ye Kürt sorunu üzerine araştırmalarıyla tanına gazeteci Mehmet Faraç girmişti. Bu kez Faraç’ın liste dışı kalıp Kürt sorununda ondan tamamıyla farklı düşünen Tanrıkulu’nun PM’ye girmiş olması muhakkak anlamlıdır ve bence olumlu bir gelişmedir.

Daha söylenecek çok şey var, bunları sonraki yazılara erteleyip hızlı bir değerlendirmeyle kurultay ve yeni CHP hakkındaki fikrimi söylemk isterim: Bu kurultayla Kılıçdaroğlu’nun ellerinin, kollarının bağları çözüldü, buna bağlı olarak hiçbir mazereti kalmadı. Artık CHP’yi Baykal döneminden çok ileri noktalara taşımak zorunda.

Fakat kurultay konuşması ve yeni PM yapılanması, Kılıçdaroğlu’nun işinin hiç ama hiç kolay olmadığını bizlere gösteriyor.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı