Hem devletin hem PKK'nın günah keçisi: BDP

08.09.2012 Vatan

İşimiz gereği PKK sözcülerinin açıklamalarını da yakından takip etmemiz gerekiyor. Bunun yolu da kuşkusuz internet. Ancak PKK yanlısı sitelerin büyük kısmına ulaşmak yasak olduğu için dolambaçlı yollara başvurmak gerekiyor. Tabii bir de, bir-iki gün gecikmeyi göze alarak Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanı AKP Ankara Milletvekili Doç. Yalçın Akdoğan'ın Star Gazetesi'nde adıyla, Yeni Şafak'ta Yasin Doğan müstearıyla yazdıklarını takip edebilirsiniz. Çünkü ülkemizde PKK'nın görüşlerini en yakından izleyen kişilerden biri olan Akdoğan yazıların çoğunda bunlardan geniş alıntılar yapıyor ve ortaya atılan iddia ve görüşlere cevap veriyor.
Örneğin Murat Karayılan'ın son değerlendirmelerini atlamışım, bereket Akdoğan'ın dün Star'da yayınlanan "Hezeyanda yarışıyorlar" başlıklı yazısını okudum da söylediklerinden haberdar oldum. Neler söylediğinin aslında bir yerden sonra çok fazla anlamı yok ama Akdoğan'ın da altını çizdiği şu nokta önemli: Karayılan, militanlarla milletvekillerinin dağda kucaklaşmaları, Hakkari kırsalının bir bölümünün PKK denetiminde olduğu iddiası gibi konularda BDP yönetici ve milletvekillerine kıyasla daha "makul" ve "serinkanlı" değerlendirmeler yapıyor. Yani daha önce defalarca tanık olduğumuz gibi BDP'lileri eleştiriyor, moda tabirle onlara "ayar veriyor."

Öcalan'ın fırçaları

Aslında HEP'ten başlayarak yasal alanda varlık göstermeye çalışan Kürt siyasetçilerin hep aynı muameleye maruz kaldıklarını biliyoruz. Bunun en çarpıcı örneklerini, Akdoğan'ın dünkü yazısında da hatırlattığı gibi Abdullah Öcalan vermiştir. Öcalan İmralı öncesi ve sonrası, yasal partileri ve bunların yöneticilerini iki nedenle sıklıkla azarlar ve hatta aşağılardı: 
1) Gerçekten doğru zamanda doğru inisiyatifleri geliştirmedikleri için; 
2) Kendisinin hatalarını örtbas etmek için. 
Yaklaşık bir yıldır Öcalan'ın sesi çıkmıyor ama BDP'liler, PKK yöneticilerinin "kum torbası" olmaya devam ediyorlar. Tabii bu kadarla kalsa iyi: Devlet de ne zaman PKK'nın şiddeti tırmandırma stratejisine gereken cevabı veremese, diğer bir deyişle Kürt sorununda ne zaman tıkanıklık yaşasa hemen BDP'yi hedef tahtasına oturtuyor. Sonuçta bu parti her iki tarafın da günah keçisi olmak gibi garip bir misyonu, tabii ki hiç arzu etmemesine rağmen omuzlarında buluyor.

BDP'nin çaresizliği

Peki BDP her iki taraftan gördüğü bu acımasız muameleyi hak ediyor mu? Pek sanmıyorum. Çünkü ne PKK, ne de devlet bu son derece çetin süreçte BDP'ye açık, net, sınırları belli bir görev tarifi yapmış değiller. Devletin söylediği "PKK'yı kına"dan; PKK'nın söylediği de "arkamı kolla"dan öteye geçmiyor. Hal böyle olunca BDP'liler son derece dar bir alanda kendilerine bir yol açmaya çalışıyor ama beceremiyorlar. 
Kimilerine göre, her iki tarafın aşırı yüklenmesine rağmen BDP'liler yine de bir şeyler yapabilir, özgün ve bir şeyleri değiştirmeye aday bir siyasal dil geliştirebilirler. Yakın bir zamana kadar bu düşünce (eleştiri) bana da makul geliyordu fakat burada çok hayati bir hususun ıskalanmış olduğunu fark ettim: Bu partinin tabanının büyük kısmı PKK'yı "ev sahibi", BDP'yi ise "geçici kiracı" olarak görüyor. Diğer bir deyişle BDP'nin PKK'dan bağımsız, hatta çok sevdikleri deyimle "özerk" hareket etmeye kalkması halinde hızla marjinalleşeceğini kolaylıkla öngörebiliriz.
Dolayısıyla devlet ile PKK arasındaki sertleşme devam ettiği müddetçe BDP'den bir şey beklemek anlamsız olacaktır. Bu gidişle BDP'nin aynı sertleşmenin kurbanı olacağı da muhakkaktır.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı