Hakan Tahmaz değerlendirdi: Komisyonun ilk günü umut verdi mi?

05.08.2025 medyascope.tv

5 Ağustos 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz'la birlikteyiz. Hakan, merhaba.
Hakan Tahmaz: Merhaba. Kolay gelsin Ruşen.

Ruşen Çakır: Sağ olasın. Hakan, şimdi önce şeyle başlayalım, komisyon bugün ilk toplantısını yaptı. Bilmiyorum izleyebildin mi? En azından Numan Kurtulmuş'un konuşmasını görmüş olman lazım. Ben iyi hazırlanmış bir konuşma olduğunu düşünüyorum açıkçası. Ne diyorsun? Komisyonla ilgili senin çok kaygıların, endişelerin vardı. Yazıp çiziyorsun bu konuda. Bugün de başladı. Komisyondan umutlanalım mı?
Hakan Tahmaz: Yani şimdi Numan Bey'in konuşması sizin de söylediğiniz gibi aslında birçok insanın beklemediği bir konuşma. Ama ben şunu fark ettim komisyonun özellikle geçen haftaki tutumundan; CHP'nin komisyonda olmak için ileri sürdüğü karar alma süreçlerine ilişkin itirazı ve önerisini benimsemiş olması. Ve bugünkü konuşmasından anladık ki Numan Kurtulmuş işin ciddiyetinin farkında olarak bir konuşma yapmış. Evet, Meclis’in, komisyonun ne anlama geldiğini özetleyen, iyi tanımlayan bir konuşma yapmış. Tabii orada bazı sorunlu bölümler, ‘‘Niye böyle demiş?’’ diyebileceğimiz bölümler var. Özellikle ikinci paragrafı kastederek söylüyorum bunu. Çünkü ‘‘Anayasa yapmayacağız.’’ ‘‘Peki, ne yapacaksınız?’’ sorusu çok açıkça belirlenmemiş. Ama şu net, bu komisyonun kurulması üzerine süren tartışmalarda gözden kaçırılan bir şey var. Bu komisyon benim daha önce yazılarımda belirttiğim gibi aslında bu sürecin meşruiyet zemini sağlama açısından, Meclis’in sürece dâhil olması açısından önemliydi. Ben işlevli olması konusundaki itirazlarımı dile getirdim. O noktada bir yol alınmaya başlandı. Özellikle bugün kapsayıcı bir konuşma yaptı. Kimi yönleriyle tartışmalı olsa da kapsayıcı bir konuşma yaptığı kanaatindeyim. Onun için bana oldukça pozitif geldi. Özellikle AK Parti'nin politikasına, AK Parti'nin soruna yaklaşımına dikkat ettiysen kuvvetli bir sürece sahip çıkma vurgusu vardı. Bu önemliydi. Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan silah yakma töreninden sonra ilk kez çok güçlü bir sahiplenme yaptı. Bugünkü Numan Bey'in, Meclis Başkanı’nın konuşması ondan daha güçlüydü diye düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Peki, burada şimdi henüz tam netleşmedi ama yasa çıkartmayacağını biliyoruz ama yasa önereceğini biliyoruz. Bugün Numan Kurtulmuş'tan öğrendiğimiz kadarıyla sadece milletvekilleri olmayacak; sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, kanaat önderleri de komisyona çağrılacakmış. Sonuçta bayağı bir uzun sürecek bir süreçten bahsediyoruz herhalde. Yani komisyonun çalışması.
Hakan Tahmaz: Biz uzun sürmesi gerektiği kanaatindeyiz, tecrübelerimiz gereği. Aslında çok özgün bir komisyon değil. Yani AK Parti döneminde böyle çok komisyonlar kuruldu, hatırlarsınız. Anayasa Komisyonu kurulmuştu. Hiçbir komisyon yasa yapan komisyon değildir. Olamaz da zaten. Doğru da değildir. 500 kişi yerine 400 kişi yasa yapabilir mi? Yasa öneren, yapılması gerekenleri öneren... Niye bu sorun bu kadar abartıldı? Bu aslında konuyla bağlantılı bir şey. İşleyişle bağlantılı değil, konuyla ve AK Parti'nin izlediği politikaların yarattığı güvensizlikle ilgili. Meclis’e komisyonların, uzmanların, akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin çağrılacağı söyleniyor. Bunu bir kural hâline getirip getirmeyeceği bugünkü toplantıda netleşecek, nasıl olacağı. Ama bunun geçmiş tecrübelerimizden, AK Parti sürecinin tecrübelerinden yola çıkarak anlamlı bir şey olması gerekiyordu. Biliyorsunuz çözüm sürecinde de Meclis’te bir çözüm komisyonu kurulmuştu, MHP ve CHP'nin dâhil olmadığı. Ama sonra o komisyon ortak bir rapor dahi çıkartamadı. AK Parti ayrı çıktı. HDP'liler ayrı çıkarttı ve hiçbir şey yapmadı. Hatta akil insanlar raporlarından, yapılan önerilerden hiçbirisi Türkiye'de uygulanmadı. Bir tanesi, 7 bölgede kurulan komisyondan hiçbirisi, ki bunları Kamu Güvenliği Müsteşarlığı ortak bir rapor hâline getirip oradaki önerilerin tamamını, yanlış hatırlamıyorsam, 100'e yakın maddede toparlayıp hükümete verdi. Dosyanın kapağı dahi açılmadı. Bu komisyon çalışması da böyle kalmaz. Kalmaması için çaba sarf ediyoruz. Şimdi tabii yaşadıklarımızdan dolayı tereddütlerimiz var. Kafamızda sorular var. Toplumda çok geniş sorular var. Bunlar haksız sorular değil, büyük bir kısmı. Çünkü yaşanmış tecrübeler var. Yani akil insanlar toplantısı, sizin de katıldığınız Beşir Atalay’ın yaptığı toplantı vardı, ‘‘11 kötü adam.’’ Ama bunların hiçbirinin sürece, AK Parti'nin çözüm sürecine bir etkisi olmadığını düşünüyorum ben. Yasama sürecine yalnız, altını çizeyim, yasama sürecine. Toplumsal sürecinde muhakkak etkisi vardır. Sorunun toplumsallaşması, sahiplenmesine bütün o görüşmelerin, tartışmaların, toplantıların, raporların pozitif etkisi vardır. Ama yasamaya, yürütmeye, sürecin ilerleyişine katkısı olmadığı kanaati çok güçlü. Bende de böyle bir şey var. Umarım bu sefer böyle olmaz. Ama söylediğiniz gibi çok kısa sürede, Numan Bey'in bugünkü konuşmasından da çıkarttığım bu, öyle uzun süreli bir komisyon düşünmüyorlar. Yani böyle birkaç aylık bir komisyon çalışmasıyla bu sorunda ilerleme sağlayabilme ya da komisyonun hem toplumsal anlamda hem de yürütmedeki işlevi açısından anlamlı sonuç elde edemez kaygısını taşıyorum. Umarım bu bendeki kaygı olarak kalır. Karşılık bulur, işlevli olur. Bundan da üzülmem, sevinirim, mutlu olurum, desteklerim.

Ruşen Çakır: Peki, şeyi sormak istiyorum. Biraz önce Merdan Yanardağ'la konuştuk. Malum, TKP'nin başını çektiği bir bildiri yayınlandı, kısa bir bildiri. Merdan Yanardağ da ilk imzacılardan birisi. Merdan diyor ki: "Ben süreci destekliyorum ama bildiriyi de ana hatlarıyla doğru bulduğum için imzaladım." Ve bildirinin içerisinde sürece karşı çıkanlar olduğu gibi destekleyenler olduğunu da söylüyor. Ama zamanlaması açısından bakıldığı zaman sanki sürecin karşısındaymış gibi bir hava var. Sen ne diyorsun? Bu bildiriye süreç karşıtı denilebilir mi?
Hakan Tahmaz: Şimdi işin açıkçası, yani Merdan’ı az önce ben de izledim, programda dinledim kendisini, kendi tutumunu da bildiğim için ‘‘o süreç karşıtıdır’’ diyemem ama metnin ruhu, bu sürece ilişkin kaygısını ifade eden, karşıtlığını ifade eden metin. O niyetle imza atmamış Merdan gibi kaç imza var? Ben tek tek imzaları da inceledim, onu da söyleyeyim. Kaç insan var? Onu bilemem ama metin zaten doğrudan kendisi diyor ki: "Türkiye uçuruma sürükleniyor.’’ Çözüm süreci denen bu süreci de bunun bir parçası olarak gören bir yerden şey yapıyor. Şimdi böyle olduğunda "ya süreç karşıtı değil bu metin" diyebilmek… Oradaki imzacıların önemli bir kısmı benim tanıdıklarım. Çok sayıda tanıdığım var, sendikalardan, gazeteci, yazarlardan. Çözüme oldukça mesafeli, karşıt pozisyonda. TKP'nin çizgisi zaten çözüm süreci, barış süreci gibi süreçleri çok içermeyen bir politik duruş sahibi, siyaset yapma tarzı, ideolojik çizgi olarak daha çok sınıf indirgemeci, cumhuriyetçi, ki metin baştan aşağı cumhuriyetçi. Şimdi bu cumhuriyetçilik ayrı bir tartışma konusu olabilir. Çünkü Türkiye solunda, muhalefetinde AK Parti'nin politikaları nedeniyle bir cumhuriyetçi damar yeniden yeşerdi, tırnak içerisinde söylüyorum. Çünkü cumhuriyetçi damar dediğimiz, aslında cumhuriyetin birinci yüzünü sahiplenen bir damardan söz ediyorum, cumhuriyetçiliğin kendinden değil. O metin çok bariz bir biçimde bunu çağrıştırıyor. Aslında belki Meclis komisyonu bütün bunları, yani bu kaygıları, yani Merdan Yanardağ gibi bir insanın, tanıdığımız, senin de benim de ortak tanıdığımız insanın böyle bir metne imza atmasının kaygılarını, korkularını dikkate alan bir yerden çalışmayı yürütürse… Ki bu toplumun birçok kesiminde var; sadece batıda değil, Kürtlerde de var. Bir mesafeli duruş var Kürtlerde. 2013'teki Oslo sürecinde, daha Milli Birlik sürecinden daha mesafeli bir duruş var Ruşen, bunun araştırmaları da var. Mesela %80-%85 arası bir destek var. Ve soru şöyle sorulduğunda: "Peki, bu süreç başarıyla devam eder mi?" dediğinde %56'nın altına düşüyor. Bu ilk defa olan bir şey. Kürtleri kastederek söylüyorum.

Ruşen Çakır: Peki, şunu soracağım. Sen sol hareketten birisisin, 70'li yıllardan bu yana. Ve Kürt sorunu Türkiye'nin ana gündemi ve sol hareketin de gündemini aslında bu belirliyor. Sen bir de Barış Vakfı'nda olduğun için doğrudan bu sürecin, yani Kürt sorunu, çözüm meselelerinin hep içinde olan birisisin. Türkiye'de sosyalist solun Kürt meselesiyle kurduğu ilişkiyi nasıl özetleyebilirsin?
Hakan Tahmaz: Burada AK Parti döneminde son 20 yılı, 15 yılı özel değerlendirmek gerekir. Çünkü esas olarak burada, demin söylediğim gibi, AK Parti'nin politikaları, neoliberal politikaları diyeyim, İslamcı politikaları gibi politikalarının büyük etkisi var bu Kürt meselesine ve tabii esas olarak da Kürt sorununu, buranın altını çizeyim, aşırı derecede araçsallaştırdı AK Parti. Yani seçim odaklı, oy odaklı ve iktidarı gözeten — geçmiş süreçleri kastederek söyleyeyim — politikalar izledi. Bu tabii ki bu sürece de yansıdı. Solu ben üçe ayırıyorum. Bir, TKP gibi hâlâ sınıf indirgemeci, cumhuriyetçi, statükocu bir çizgide duranlar var. Bir, kafası oldukça karışık. Bunun içerisine DEM Parti içerisinde olan bileşenleri de kastediyorum. İtirazları var, ama karşısına dikilmiyor. Bir de tabii çok az sayıda da olsa barış sürecini, bu tür süreçleri değerlendiren... Aslında şöyle söylemek daha iyi. Benim kadar sen de sosyalist solu bilen, içinden gelen birisisin. Siyasetin hangi alanında etkin pozisyona sahip ki bu alanda daha etkin olsun? Hiç olmazsa şunu beklerim ben; toplumsal desteği azaltan pozisyondan uzaklaşması gerekir, bu TKP'nin, Halkın Kurtuluş Partisi gibi partilerin takındığı tutum gibi tutum takınmadan. Her şeyden daha önemlisi senin de benim de, silahların susması için solun, sosyalist solun önemli bir kısmı, büyük bir kısmı, DEM içerisinde olan olmayan, ‘‘silahlar sussun’’ diye binlerce kez cümle kuranların şimdi bunun susma fırsatının doğduğu bir yerde daha cesaretli, AK Parti'nin politikalarına, yarattığı korku iklimine esir düşmeden, öz güvenle davranmalarını bekleriz. Ama böyle bir siyasi ortam var mı? Yok. Bunun öz güvenini CHP Genel Başkanı Özgür Özel yapıyor. Ben, Kılıçdaroğlu döneminde de büyük değişiklikler olmasına rağmen, koşulları da dikkate aldığımızda, bugün CHP'ye yönelik operasyonu kastederek söylüyorum, oldukça cesaretli ve doğru tutum takındığını, bunu örnek almalarının daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Türkiye'nin önünü, solun önünü açacağını düşünüyorum Ruşen.

Ruşen Çakır: Çok teşekkürler Hakan, yayınımıza katıldığın için. Çok sağ ol.
Hakan Tahmaz: Ben teşekkür ederim. Kolaylıklar diliyorum, başarılar diliyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
17.08.2025 Öcalan olmadan olmaz mı?
17.08.2025 Devletin diyaneti ➜ erkeklerin diyaneti ➜ erkeklerin devleti
16.08.2025 “Bahçeli’den demokrasi bekleyecek kadar saf mısınız?”
15.08.2025 Özgür Özel kavgayı kızıştırdı: Parayı takip edin
14.08.2025 CHP’li bir belediye başkanı niçin AKP’ye geçer?
13.08.2025 CHP-MHP flörtü
12.08.2025 Rezan Epözdemir olayı: Bu kavga neyin kavgası?
12.08.2025 Suriye sorununa “güvenlik” yerine “karşılıklı güven” açısından bakabilmek
11.08.2025 Mümtaz’er Türköne ile söyleşi: CHP-MHP-DEM Parti yakınlaşması mümkün mü?
10.08.2025 Çanlar Fethullahçılar için çalıyor
17.08.2025 Öcalan olmadan olmaz mı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı