Erdoğan’dan sonra AKP: Gül hâlâ gündemde

23.06.2014 Vatan

Cumhurbaşkanlığı seçimleri için AKP adayı olarak sadece iki ihtimal var: Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan. İbre net bir şekilde Erdoğan’dan yana. Kimin aday olacağını da son tahlilde Erdoğan’ın kendisi belirleyecek. Buna rağmen AKP lideri, partisinin adayını (muhtemelen kendi adaylığını) açıklamayı, Gül’ün telkinlerine de itibar etmeyip, sürekli erteliyor.
Bu gecikme hakkında birçok yorum ve spekülasyon yapılıyor. Bana göre bunun esas nedeni, kendisinin Köşk’e çıkması halinde partisinin başına kimin geçeceği konusunun belirsizliğini sürdürmesi. Bu o kadar hayati bir konu ki, çok düşük bir ihtimal olmakla birlikte Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olmaktan bile vazgeçebilir.

Olayların gidişi

İlk bakışta AKP liderinin bu konuda çok rahat olduğu söylenebilir. Çünkü:
a)  Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde başkanlık ya da yarı-başkanlık sistemine geçişi zorlaması, anayasayı değiştirtmesi mümkün olmazsa fiilen bunu dayatması bekleniyor.
b)  Bunun yegane yolu, bizzat dile getirdiği "partili cumhurbaşkanı" formülünü dayatmak.
c)  Bunun için hükümet ve partinin başında kendisine itirazsız tabi olacak isimler olması gerekiyor.
d)  Eşbaşkanlık formülünü de bu bağlamda ortaya attığı düşünülüyor.
e)  Ne var ki kendisinin Köşk’e çıkması durumunda AKP’nin başına geçmesi beklenen Abdullah Gül onun kafasındaki profile uymuyordu.
f)  Erdoğan’ın Gül varken başka birisini AKP genel başkanlığına uygun görmesi partide rahatsızlıklara neden olabilirdi.
g)  Fakat Gül, Köşk için bir daha aday olmaması durumunda, varolan koşullarda siyasete dönmeyi düşünmediğini net bir şekilde açıkladı.
h)  Normal şartlarda Gül’ün bu çıkışının Erdoğan’ın elini alabildiğine güçlendirmesi beklenirdi...

Arınç’ın hamlesi

Ama öyle olmadı. Olmadığını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı, onun yerine de Gül’ün de parti genel başkanı ve başbakan olması dışındaki formüllere (ve bunun için çalışanlara) sert bir şekilde meydan okumasıyla net olarak gördük. Başbakan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın, Star Gazetesi'ndeki köşesinde, her ne kadar adını vermese de Arınç’ın argümanlarına net ve sert cevaplar vermesi de parti içindeki rekabetin boyutlarını gözler önüne serdi.
Arınç 7 yıl önce de, Ahmet Necdet Sezer’in yerini alması beklenen Erdoğan’ın adaylıktan vazgeçip "düşük profilli" aday arayışına girmesi üzerine ona "O halde ya Abdullah Gül ya da benim aday olmam gerekir" diyerek siyasetin akışını değiştirmişti. Bugünkü çıkışının en büyük farkı, kendisinin 2015'ten sonra kesinlikle başbakanlık beklentisi olmadığını vurgulaması oldu.

Davutoğlu seçeneği

Gül’ün "ben yokum" diye özetlenebilecek çıkışının ardından AKP içinde Erdoğan sonrası parti başkanlığı ve başbakanlık için birçok kişinin adı konuşulmaya başlandı ve özellikle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan daha fazla söz edildi. Nitekim Başbakan Erdoğan’ın dünkü konuşmasında da onu işaret ettiği yolunda değerlendirmeler yapıldı.
Bu konuda spekülasyon yapmaya gerek yok. Fakat şunu hatırlatmakta yarar var: Bütün yıpranma paylarına rağmen Arınç’ın hâlâ AKP içinde belli bir özgül ağırlığı bulunuyor ve onun Gül’ün adını alenen zikretmesi, parti içinde Erdoğan sonrası maceraya atılmak istemeyenlerin sayısının yüksekliğine işaret ediyor.
Anlaşıldığı kadarıyla, yaptığı açıklamaya rağmen Gül’ün siyasete dönme seçeneği hâlâ masada. Kuşkusuz son kararı yine Erdoğan verecek ama Gül’ün ondan evvel davranıp söz konusu açıklamayı yaparak inisiyatif kazanmış olduğu da muhakkak.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
05.03.2025 CHP soruşturma yağmurundan nasıl etkileniyor? Hatem Ete ile söyleşi
02.03.2025 Yeni çözüm sürecine yönelik bazı itirazlar ve bunlara cevaplarım
26.02.2025 Kardeşim Ahmet Sever’e veda
25.02.2025 AK Parti diye bir parti kaldı mı?
24.02.2025 AKP’nin transferleri: “Kazan kazan” mı?
23.02.2025 AKP Türkiye’yi dönüştürürken kendisi de dönüştü
23.02.2025 AKP Kongresi: Dağ da yok fare de
22.02.2025 Tarihi ve çok zor bir dönemden geçiyoruz
21.02.2025 Haftaya Bakış (255): TÜSİAD ve Erdoğan çatışması | CHP tartışmaları | İmralı heyeti Irak’ta
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı