DEM Partili Saruhan Oluç, Meclis komisyonunun ilk gününde yaşananları anlattı

06.08.2025 medyascope.tv

6 Ağustos 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: Şimdi komisyonun DEM Partili üyelerinden Saruhan Oluç'la birlikteyiz. Saruhan Oluç'la dün neler yaşandı, onu bir konuşalım. Tabii kapalı oturum olduğu için bazı detayları herhalde vermesi doğru olmayacaktır ama esas olarak olayı bir konuşalım, çünkü saatlerce oradaydılar. Saruhan merhaba.
Saruhan Oluç: Merhaba, iyi yayınlar.

Ruşen Çakır: Ne diyorsun? İlk gün sanki bir şeyler olur, arıza çıkar diye bir endişe vardı, ben en azından uzaktan bakan birisi olarak öyle düşündüm. Ama sanki hiç sorunsuz bir şekilde halloldu, öyle geçti sanki ilk gün. Ne dersin?
Saruhan Oluç: Yani evet, olumluydu genel olarak baktığımızda. Epey uzun bir zaman sürdü komisyon toplantısı. Bir genel konuşmalar yapıldı, gruplar adına 20’şer dakika, Meclis Başkanı’nın açılış konuşması vardı. Sonra gruplar adına 20’şer dakika, grubu olmayan partiler adına da 10’ar dakika konuşmalar yapıldı. Genel olarak baktığımızda konuşmalar olumlu konuşmalardı. Tabii her konuşmanın her satırında herkes anlaşmaz şüphesiz ama genel olarak baktığımızda olumlu konuşmalardı ve beklentilerin aksine çok büyük bir sorun çıkmadan o kısmı atlattık. Ondan sonra da komisyonun işleyişi üzerine bir taslak geldi önümüze. Bu taslağı daha önce partilerin bu konulardaki önerilerini de çalışmış olarak Meclis Başkanı getirdi ve o taslak değerlendirildi, konuşuldu. Onun üzerinde çeşitli ufak tefek teknik eleştiriler, öneriler yapıldı. Daha sonra grup başkanvekilleriyle Meclis Başkanı o önerileri değerlendirdiler ve son hâli olarak önümüze tekrar geldi. Onun üzerine bir oylama yapıldı ve oy birliği ile bu taslak, komisyonun işleyiş ilkeleri olarak kabul edilmiş oldu. 12 maddeden oluşan bir şey ve o da dediğim gibi çok büyük bir kriz çıkmadan sonuçlanan bir konu hâline geldi.

Ruşen Çakır: Peki burada şeyi sorabilir miyim öncelikle? Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş aynı zamanda Komisyon Başkanı. Ben konuşmasını izledim ve açıkçası olumlu buldum tespitlerini, yaklaşımlarını. Ama ben dışarıdan bir gazeteci, vatandaş olarak söylüyorum. Sonra toplantı... Hem konuşmayı sormak istiyorum hem de toplantıyı. Saatlerce süren bir toplantı ve kaç tane partiden, grubu olan partiler, olmayan partiler birbirinden farklı... 48 kişi miydiniz? 47 kişiydiniz galiba, ya 47 ya 48.
Saruhan Oluç: 48 kişi.

Ruşen Çakır: Evet, 48 kişi. Nasıldı Numan Kurtulmuş'un performansı, üslubu?
Saruhan Oluç: Konuşmasını ben de çok olumlu buldum. Yani genel konuşma yani üslubu da olumluydu. Konuşmasında değindiği konular da olumluydu. Tabii her satırına katılmak diye bir zorunluluk yoktu elbette ama genel olarak baktığımızda yapıcı, toparlayıcı, kapsayıcı, komisyondaki bütün partileri kapsayan bir üslubu ve içeriği vardı. O açıdan olumlu bir konuşma olarak biz değerlendirdik doğrusu DEM Parti olarak ve kendisine de bunu, bu konudaki konuşmasını olumlu bulduğumuzu söyledik zaten, gizli bir şey değil. Ama diğer partilerin yaptıkları konuşmalarda da genel olarak çok aykırı şeyler yoktu, grubu olan partiler açısından baktığımızda özellikle. O yüzden, yani toplantının tümünü değerlendirecek olursam, biz ufak tefek sıkıntılar olabilir diye düşünüyorduk ama genel olarak baktığımızda herkes yapıcı bir tutum aldı ve büyük bir sıkıntı olmadan ilk toplantısını komisyon böylece tamamlamış oldu. Bu iyi bir şey. İlk toplantı önemli, çünkü düğmeyi doğru iliklediğiniz zaman ondan sonra daha doğru bir yürüyüş hattı belirlenebilir. Ama en başında sıkıntı olursa ve düğme yanlış iliklenirse kolay kolay toparlanamaz ondan sonra birçok şey. O açıdan baktığımızda komisyonun ilk toplantısı olumlu, iyi bir adımdı. Bundan sonrasını göreceğiz elbette.

Ruşen Çakır: Şimdi ondan sonrasına gelmeden önce bir şey sormama izin ver. Yani şimdi yakın zamana kadar DEM Parti yokken, Yeşil Sol Parti yokken HDP olarak da Meclis’teydiniz. HDP olarak girdiniz Meclis’e ve başınıza gelmedik kalmadı. Yani Anayasa Mahkemesi, Devlet Bahçeli'nin çıkışları ya da en azından hazine yardımının kesilmesi vesaire derken şimdi bambaşka bir yerdeyiz. Yani bu nasıl oluyor? Siz şaşırmıyor musunuz?
Saruhan Oluç: Burası Türkiye, böyle oluyor.

Ruşen Çakır: Bir de en çok karşı çıkanlar da şu anda en yakın durduğunuz gibi oldu diyeceğim ama yanılıyor muyum? Yani mesela MHP ile ya da Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan uyumu falan, bunlar gerçekten çok şaşırtıcı değil mi?
Saruhan Oluç: Yani şöyle, Ortadoğu'daki gelişmeler ve Türkiye'deki gelişmeler, genel olarak hem iç hem dış politikadaki gelişmeler, aslında bu konjonktürün değişmesiyle bazı adımların atılmasını herkes açısından gerekli kıldı bizim gördüğümüz, bunu çok da konuştuk. Yani Ortadoğu neredeyse bir Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğine gelmiş vaziyette. Orada yaşananların her biri baktığımızda, yani hem işte en son İsrail-İran çatışması — Allah'tan çok uzamadı, kısa sürdü, umarız tekrarlanmaz — hem Filistin'e yönelik İsrail saldırılarına baktığımızda, Suriye'ye yönelik İsrail saldırılarına ve Suriye'nin kendi içindeki sorunlara da baktığımızda bütün bunların hepsi aslında Ortadoğu'nun çok hareketli, çok yakıcı sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteren bir durum ve oradaki her gelişme kaçınılmaz olarak Türkiye'yi tabii ki etkiliyor. Türkiye'nin iç politikasını değiştiriyor, yönlendiriyor. Bunlar çok önemli adımlar ve Türkiye'nin iç politikasındaki gelişmeler de buna dönük adımların atılmasını gerekli kıldı. Dolayısıyla bütün bunlar birleşince, evet bir sene önce tartıştıklarımızla bugün tartıştıklarımız açısından çok büyük farklılık var, senin de ifade ettiğin gibi. Ama işte dedim ya, burası biraz Türkiye, böyle hızlı değişebiliyor bazı dengeler, bazı adımlar hızlı atılabiliyor. Olumlu tabii böyle bir durumun ortaya çıkması. Biz bu süreci çok önemsiyoruz, çok tarihsel bir süreç olduğunu düşünüyoruz. Yani Türkiye'nin son 50 yıllık tarihine baktığımızda çok önemli bir eşiği aşmak üzere olduğumuzu düşünüyoruz. Bu adımları o yüzden çok önemsiyoruz. Yani Meclis’te komisyon kurulması... Şunu söyleyeyim en başında, biz bu komisyonun öyle her şeyi çözecek ve bütün sorunların ilacı bir komisyon olduğunu düşünmüyoruz elbette; ama önemli bazı adımların atılmasını ve bu adımlarla birlikte Türkiye'de hem Kürt sorununun demokratik çözümü hem de genel demokratikleşme açısından bir zeminin olgunlaşmasını sağlayabilir bu komisyon diye düşünüyoruz. Bu açıdan çok önemsiyoruz, çok tarihsel bir komisyon olduğunu düşünüyoruz. Ve Meclis’in ilk kez böyle bir adım attığını... Daha önce, 2011'de hazırlanmış olan bir araştırma komisyonu vardı Meclis’te, çalıştı ama o bir araştırma komisyonuydu. Bu komisyon sorunların çok daha açık biçimde konuşulup tartışılabileceği ve önemli birtakım tavsiyeler üretebilecek bir komisyon. İYİ Parti dışında bütün partilerin içinde olması ve toplumun çok geniş bir kesiminin aslında temsil edilmesi bu komisyonda büyük önem taşıyor gerçekten. Yani hem konunun toplumsallaşması açısından, toplumsal barış zeminlerinin güçlenmesi açısından hem de Meclis’te bir çözüm zemininin oluşması açısından, diyalog ve müzakerenin gelişmesi açısından da büyük önem taşıyor. Dolayısıyla biz bu komisyonu çok önemsiyoruz. Ama dediğim gibi, her şeyi çözecek sihirli değnek diye bakmıyoruz elbette ama iyi çalışırsa önemli sonuçlar üretebilir ve bu ürettiği sonuçlar da başka bazı konuların çözümü doğrultusunda, Kürt sorununun demokratik çözümü konusunda ve Türkiye'nin genel demokratikleşmesi konusunda güçlü bir zemin ve imkân yaratabilir diye düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Şimdi cuma günü VIP konuklarınız olacak komisyonda: MİT Başkanı İbrahim Kalın, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler. Bayağı ağır isimler, üçü birden geliyor anladığım kadarıyla. Herhalde girizgâh... Şimdi dün olayın teknik detaylarını konuştunuz, şimdi doğrudan konuya giriyorsunuz. Herhalde o görüşme tamamen basına kapalı olur. Ama tabii bu kadar 48 kişinin olduğu yerden bilgi sızmaması pek mümkün olmaz ama ne bekliyorsun? Cuma günü o buluşma çok önemli olacak, değil mi?
Saruhan Oluç: Evet, yani şu açıdan önemli: Üç konuyla doğrudan ilgili olan bakanlık bu konuda bir brifing verecek, bir sunum yapacaklar. Sanıyorum her biri en az 20 dakika sunum yaparlar. Ellerindeki bilgileri, raporları komisyonla paylaşacaklar. Dinleyeceğiz, soru sorabiliriz. Hani konuşmak, tartışmak gereken bir konu varsa onları yapabiliriz. O açıdan önemli. İkincisi, gizli olacak. Biliyorsun, Meclis’te de gizli oturumlar zaman zaman olabiliyor. Kapatıyor Meclis bu konuda ve 10 yıl sonra o oturumun tutanakları ancak görülebilir hâle geliyor. Bu komisyonun da zaman zaman böyle toplantıları olabileceğini konuştuk ve bu da öyle bir toplantı olacak. İki bakanlık ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın bu konudaki sunumunu dinleyeceğiz ve işte Meclis’in çalışması açısından, milletvekili herkes oradaki, o gizlilik çerçevesinde olacak ve sanıyorum onun tutanakları da herhâlde bir 10 yıl sonra ancak görülebilir hâle gelecek. Önemle bekliyoruz sunumları. Umarız doyurucu sunumlar olur, komisyonun çalışmasını kolaylaştırıcı sunumlar olur diye umuyoruz. Bakalım, cuma günü göreceğiz onları.

Ruşen Çakır: Saruhan, son olarak şunu sormama izin ver. Sen sosyalist soldan gelen bir isimsin. DEM, HDP ve DEM Parti ya da artık o sürecin içinde. Şimdi yakınlarda TKP'nin başını çektiği bir bildiri kaleme alındı biliyorsun, ‘‘Ülkenin uçuruma gitmesine izin vermeyeceğiz’’ diye. Her ne kadar açıkça süreç karşıtı olduğunu söylemese de, o kısa bildirideki göndermelere baktığımız zaman, bir de zamanlamasına baktığımız zaman süreçle doğrudan ilgili olduğu görülüyor ve zaten sen de biliyorsun ki sol içerisinde çok kişi bu olaya şüpheyle bakıyor. Ya inanmıyor, ya iktidarın oyunu diyor ya da Kürt hareketine güvenmiyor, Öcalan'a güvenmiyor vesaire. Ne diyorsun?
Saruhan Oluç: Yani şöyle söyleyeyim. Burada biz bunu çok tarihsel bir süreç olarak görüyoruz. Burada bir oyun olduğu kanaatinde değiliz. Çünkü son 50 yıla baktığımızda Türkiye'de şiddetin ve çatışmanın sürdüğü bir dönemdi bu ve bu 50 yıl içinde birkaç kere denenmiş olmasına rağmen, işte 93’te de daha sonra 2011'de, 2013-15 döneminde de denenmiş olmasına rağmen, bu şiddetin son bulması ve çatışmaların yaşanmaması, hiçbir eve ateş düşmemesi, ister Türk ister Kürt olsun hiçbir gencimizin toprağa düşmemesi doğrultusunda denemeler daha önce de yapıldı, bir başarıya ulaşmadı. Ama bu sefer çok daha köklü, çok daha kararlı bir duruş var bu konuda ve biz o nedenle bunu çok önemsiyoruz. Yani 50 yılın sonunda Türkiye’de eğer çatışmaların olmadığı, silahların değil fikirlerin işlediği bir döneme girebilirsek, sorunlarımızı, Kürt sorunu da olsun, demokratikleşme de olsun, bunları konuşarak, müzakere ederek, diyalogla çözmek olsun, bunları çok önemli görüyoruz. Dolayısıyla bu bizim hafife aldığımız ya da işte ‘‘Bu bir oyun mudur?’’ diye düşündüğümüz bir süreç değil kesinlikle. Tam tersine çok ciddiye aldığımız, çok önem verdiğimiz ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi açısından da büyük önem taşıyan bir süreç olduğunu düşünüyoruz doğrusu. Yani 100 yıllık Cumhuriyet tarihine bakacak olursak, işte 29-30 tane Kürt isyanı olmuş ve bu son Kürt isyanının belki müzakereyle, diyalogla sona ereceği bir döneme girmiş vaziyetteyiz. Hem devlet açısından baktığımızda müzakere geleneği son derece düşük olan bir devlet geleneğine sahibiz, orada da yeni bir durumla karşı karşıyayız; aynı zamanda Kürt hareketi açısından da baktığımızda ilk kez bir müzakereyle, diyalogla sorunların çözülebileceği bir dönemin eşiğindeyiz. Bu tarihsel bir durum bizim açımızdan. Dolayısıyla biz böyle yaklaşıyoruz konuya, böyle bakıyoruz. Yani çeşitli algı operasyonları oluyor, bunun da farkındayız elbette. Ama burada ne bu ülkeyi bölme, parçalama diye bir girişim var, ne işte başka bir devlet kurma gibi bir girişim var. Bunların hiçbir tanesi yok. Ve tam tersine Türkiye'nin demokratikleşmesi, demokratikleştikçe Kürt sorununun demokratik çözümü doğrultusunda adımlar atılması, o doğrultuda adımlar atıldıkça da demokrasinin gelişmesi doğrultusunda bir çalışma yapılması, birbirini tamamlayan meseleler olarak görüyoruz ve böyle bakıyoruz meseleye. Doğrudur, karşı çıkanlar var. Sol açısından da baktığımızda karşı çıkanlar var. Sağ diye tanımlayacaksak, orada da karşı çıkanlar var. İşte bunu ‘‘ihanet süreci’’ olarak değerlendirenler var. Ama bunların, bu karşı çıkışların ve ifade ediliş şeklinin hiçbir tanesinin doğru olmadığı kanaatindeyiz biz. Bunu tabii ki toplumda tartışacağız. Buna itirazı olanların kaygıları varsa, o kaygıları gidermek için elimizden geleni elbette ki yapacağız, yapıyoruz da. Biz bu konuda her türlü soruyu cevaplamaya, her türlü konuyu tartışmaya açığız. Yeter ki kimse birbirini olmadık şeylerle suçlamasın, itham etmesin. Tam tersine birbirini dinlesin, konuşsun ve birbirini anlasın diye bakıyoruz. O tutumumuzu da sürdüreceğiz.

Ruşen Çakır: Çok teşekkürler Saruhan Oluç, yayınımıza katıldığın için. Çok sağ ol.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
17.08.2025 Öcalan olmadan olmaz mı?
17.08.2025 Devletin diyaneti ➜ erkeklerin diyaneti ➜ erkeklerin devleti
16.08.2025 “Bahçeli’den demokrasi bekleyecek kadar saf mısınız?”
15.08.2025 Özgür Özel kavgayı kızıştırdı: Parayı takip edin
14.08.2025 CHP’li bir belediye başkanı niçin AKP’ye geçer?
13.08.2025 CHP-MHP flörtü
12.08.2025 Rezan Epözdemir olayı: Bu kavga neyin kavgası?
12.08.2025 Suriye sorununa “güvenlik” yerine “karşılıklı güven” açısından bakabilmek
11.08.2025 Mümtaz’er Türköne ile söyleşi: CHP-MHP-DEM Parti yakınlaşması mümkün mü?
10.08.2025 Çanlar Fethullahçılar için çalıyor
17.08.2025 Öcalan olmadan olmaz mı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı