CHP’nin statükosu, geriye dönüşü olmayacak bir şekilde kırıldı

04.11.2010 Vatan

CHP’deki kavganın dün itibariyle galibinin Kemal Kılıçdaroğlu, mağlubununsa Önder Sav olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabii bir de “gizli galip” var: Deniz Baykal. Ama ortada çok ciddi bir soru/sorun var: Yıllardır CHP’de hayli güçlü bir iktidar tesis etmiş olan ve teşkilatı büyük ölçüde denetim altında tutan Sav ve ekibi mağlubiyeti kabul edecek mi? Sanmıyorum, herhalde kimse de sanmıyordur.

Fakat hemen ardından bir başka soruyu gündeme taşıyınca işin rengi epey değişecektir: Sav ve ekibi, parti içindeki iktidarı dışında, özel olarak CHP seçmen tabanı, genel olarak toplum nezdinde belli bir heyecan yaratıyor mu, yaratabilir mi? Bu sorunun cevabı da kesinlikle “hayır” olacaktır. Çünkü biliyoruz ki Sav hep “ikinci adam” olarak varkaldı; önce Baykal’ın, ardından Kılıçdaroğlu’nun gerisinde kalıp CHP’nin “gerçek patronu” olmayı tercih etti; zaten isteseydi de “birinci adam” olamazdı.

Dolayısıyla Sav’ın CHP’deki hakimiyetini sürdürmesi için çok acil bir şekilde bir “birinci adam”a ihtiyacı var ve ne parti içinde, ne dışında böylesi bir potansiyele sahip bir isim gözükmüyor. Kaldı ki, Baykal ve Kılıçdaroğlu’nun başına gelenlerin ardından herhangi birinin Sav’ın desteğiyle CHP liderliğine talip olması hiç de gerçekçi olmayacktır.

Korku imparatorluğu

Kılıçdaroğlu dün siyasi hayatının şimdiye kadarki en kritik ve en güzel konuşmasını yaptı. Her şeyden önce çok açık ve netti. Öfkeli, kararlı ve kendinden emindi. Parti içinde bir “korku imparatorluğu” olduğunu, birilerinin koltuklarını kaybetmemek uğruna CHP’yi muhalefete mahkum ettiklerini, ama parti tabanından aldıkları güçle bu oyunları sona erdirdiklerini söyledi.

Acaba doğru mu? CHP’yi yıllarca belli bir alana hapsetmiş olan statüko gerçekten parçalandı mı? Kılıçdaroğlu ve ekibi, gerçekten kimseyi ötekileştirmeden toplumun tüm kesimlerine açılabilecek ve CHP’yi iktidara taşıyabilecekler mi? Bu sorulara “evet” cevabı vermek pek zor. Öncelikle Sav ve ekibinin ne tür bir direniş göstereceklerini görmemiz gerekiyor. Şimdiden başlayan hukuk tartışmaları CHP’yi seçimden önce alelacele bir kurultay toplamaya sevk edebilir. Bu da CHP’nin aslında genel seçimlere yöneltmesi gereken enerji ve imkanlarının bir bölümünün heder olması anlamına gelecektir.

Tekin’in performansı

Yine de Kılıçdaroğlu’nun Sav ve ekibine göre hayli ileride olduğu muhakkak. Dünkü darbesi ve bunu meşrulaştırmaya yönelik konuşmasıyla Kılıçdaroğlu genel başkanlıktan öte bir lider hamuruna sahip olduğunu gösterdi. Ama lider tek başına yetmez, ekip de çok önemli. Yeni MYK listesine baktığımızda en büyük yükün Gürsel Tekin’de olacağını anlamak zor değil. Diğer bir deyişle Kılıçdaroğlu-Tekin ikilisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde gösterdikleri performans ve başarıyı ülke geneline taşıma iddia ve sorumluluğunu taşıyorlar.

CHP’nin yakın geleceğini Kılıçdaroğlu’nun liderliği kadar olmasa da Tekin’in nasıl bir “ikinci adam” olacağı da belirleyeceğe benziyor. Tekin eğer Sav’dan tamamen farklı bir çizgi izlerse, yani Kılıçdaroğlu’nun dün vaat ettiği gibi parti içi demokrasi kanallarını sonuna kadar işletirse CHP’yi “daha iyi” günlerin beklediği kesindir.

Ya aksi olursa? Bu sorunun cevabını dün Kılçdaroğlu verdi.

Eğer vaatlerini yerine getirmezlerse Kılıçdaroğlu ve arkadaşları da koltuklarını terk etmek zorunda kalırlar.

Çünkü dünden itibaren CHP’nin statükosu, geriye dönüşü olmayacak bir şekilde kırıldı.

Çok da iyi oldu.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı