Bu görüntüleri çok yerlerden hatırlıyoruz

29.08.2012 Vatan

Kameraman Cüneyt Ünal’ın Suriye resmi televizyonunda yayınlanan görüntüleri, hangi ideolojik zemin üzerinde yükselirse yükselsinler, otoriter ve totaliter rejimlerin eninde sonunda aynı olduğunu, birbirlerinden kopya çektiklerini bir kez daha kanıtladı. 
Ünal’ı internetten, kendisine verilen metni okurken izlediğimde aklıma Stalin dönemi Sovyetler Birliği’nde rejimle ihtilafa düştükleri için toplama kamplarına gönderilen ve mahkemelerde uzun uzun “suçlarını itiraf eden” eski bürokratlar geldi.
Yine Ünal’ı izlerken, devrimi birlikte yaptıkları İslamcılar tarafından tasfiye edildikten sonra zindana atılan ve idam edilmemek adına, televizyonda yanlıştan döndüklerini kanıtlamak için dil döken İran Komünist Partisi (Tudeh) yöneticilerini; yine İran’da, İslami rejime savaş açan çocuklarını reddettiklerini televizyonden ilan eden ana-babaları hatırladım.
Ünal’ın şiş göz altları, yorgun ve ürkek hali, hazırlanmış metni zorlukla okuması 12 Eylül faşizmi döneminde TRT’ye çıkarılan devrimci ve ülkücüleri de getirdi aklıma. Tabii daha sonra Ertürk Yöndem ve çömezlerinin TRT’de yayınlanan programalarına çıkarılan yakalanmış PKK militanlarını. 

Ucuz propaganda

Esad rejiminin bu insanlık dışı ve çoktan çağdışı kalması gereken bu uygulamasının kurbanının bir kameraman, tanıyan herkesin profesyonelliğine kefil olduğu bir gazeteci olması durumu daha vahim kılıyor. Tek kaygısı mesleğini yapmak olan bir gazeteciyi rehin alıp onu bir teröristmiş gibi göstermeye ve bu yolla propaganda yapmaya çalışmak hiç de akıl kârı bir şey değil.
Öte yandan Ünal’ın durumunu Baas yönetimine karşı bir propaganda malzemesi gibi kullanmaya çalışmak da, en azından meslektaşımızın bir an önce, sağ salim evine dönmesini riske atacağı için asla kabullenilemez. 
Nasıl kitaptan bomba olmazsa kameradan da roketatar filan olmaz. Cüneyt Ünal terörist değil. Kendisini sağ salim aramızda görmek istiyoruz.

*******


“Lazkiye-Hatay ekseni”

Türkiye’de rejimler, hükümetler değişiyor Hürriyet Gazetesi’nin, başı sıkıştığında  devlete yardım eli uzatma misyonu değişmiyor. (Tabii vergi cezası krizi nedeniyle kısa bir ara olduğunu biliyoruz)
Tüm Türkiye’nin Hatay’ı ve buradaki Suriyeli mültecilerle bölge halkı arasındaki ilişki ve sorunları; CHP milletvekillerinin Apaydın Kampı’na sokulmamasını tartıştığı bir anda Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir, Hatay Valisi Celalettin Lekesiz ile kampları gezip (Apaydın’ın kapısından dönüp) “Şehir efsanesi” başlıklı bir habere imza attı.
Haberin özü ve biçimi üzerine çok şey söylenebilir fakat ben sadece Vali Lekesiz’in uzun bir cümlesine dikkat çekmek istiyorum: “Burada asıl dikkat etmemiz gereken hayati konu, birilerinin hâlâ Lazkiye-Hatay ekseninde başka bir devlet kurmak için Suriye’nin mevcut durumundan da yararlanarak Hatay’ımızın da hassasiyetlerini kaşıyarak, kirli bir planın peşinde olması.”
Suriye’de Baas rejiminin yıkılması halinde, ülkede azınlık durumunda olan Nusayrilerin Lazkiye civarında ayrı bir devlet kurabileceği yolunda değerlendirmeler yapıldığı doğru. Suriye’nin yıllardır Hatay üzerinde hak iddia ettiği de doğru. Ama bu iki doğruyu aritmetik bir şekilde toplayıp “Lazkiye-Hatay ekseninde başka bir devlet” kurmaya yönelik “kirli bir plan”ın ne derece doğru olduğu tartışılır. Dünkü nispeten güçlü Suriye'nin Türkiye'den koparamadığı Hatay'ı, Baascıların bu perişan halleriyle koparabileceğini düşünmek kolay olmasa gerek. O zaman bu kopma nasıl olacak?
Sonuç olarak, Vali Lekesiz’in mültecilere yönelik haksız suçlamaları, karalamaları boşa çıkartma çabalarına diyecek bir şey yok. Fakat kendi vatandaşlarının bir bölümünü zan altında bırakabilecek komplo teorilerini dillendirmesini anlamak mümkün değil.




Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
30.03.2025 Erdoğan insanların ne gönüllerini kazanabiliyor, ne de gözlerini korkutabiliyor
28.03.2025 Haftaya Bakış (260): Boykotun sonuçları | Maltepe mitingini beklerken
27.03.2025 Transatlantik: İmamoğlu operasyonu ABD'den nasıl görülüyor? | Hakan Fidan'ın ABD temasları
27.03.2025 CHP’nin boykot çağrısı niçin başarılı oldu?
26.03.2025 Erdoğan’ın CHP ve Özgür Özel öfkesi
26.03.2025 CHP kendisini aşıyor
25.03.2025 İmamoğlu operasyonu ile çözüm süreci arasında bağ var mı? Hamit Bozarslan yorumladı
25.03.2025 Özgür Özel mucizesi
24.03.2025 Erdoğan’ın on yanlış hesabı ve bundan sonrası için beş tespit
06.04.2025 Erdoğan’ın CHP ile ilgili hiçbir hesabı tutmadı
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı