Beş soruda Usame'den sonra

03.05.2011 Vatan

Usame bin Ladin’in öldürülmesi pek çok soruyu beraberinde getirdi. Bunlardan öne çıkan bazılarını cevaplamaya çalışalım:

1-El Kaide neden uzun zamandır sessiz ve pasifti?

Aslında El Kaide’nin sessiz ve pasif olduğu söylenemez. Bu uluslarötesi şebekenin bir süredir, özellikle Irak işgalinden sonra, “küresel” değil de “yerel”, “bölgesel” veya “ulusal” düzeyde faaliyetlere ağırlık vermiş olması böylesi aldatıcı bir görüntüye neden oldu. El Kaide’nin cihadını Batı topraklarından İslam dünyasına taşımasının büyük bir stratejik hata olduğunu söyleyebiliriz. El Kaide, son yıllarda Irak, Pakistan, Afganistan gibi yerlerde çok güçlü eylemler düzenledi ancak eskisi kadar önemsenmedi; Batı için birinci derecede tehdit olmaktan çıktığı düşünüldü.

2-Ladin’den sonra El Kaide’yi nasıl bir gelecek bekliyor?

Önce bin Ladin’in yerini kimin alabileceğine bakacak olursak, akla ilk olarak Mısırlı doktor Eymen el Zevahiri geliyor. Ama El Kaide içinde liderliği üstlenebilecek başka isimlerin olduğu da muhakkak. Hatta bin Ladin’in ailesinden bir isim de söz konusu olabilir. Esas önemli olan, El Kaide’nin bu ölümün ardından nasıl bir çizgi izleyeceğidir. Bu uluslarötesi şebekenin son yıllardaki durumu hakkında o kadar az şey biliyoruz ki bu noktada bir öngörüde bulunmak neredeyse imkansız. Şahsen El Kaide’nin uzunca bir süredir, belli bir merkez ve lider tarafından yönetilen bir şebeke olmaktan çıktığını düşünüyorum. Bin Ladin ve çevresinin esas olarak El Kaide çizgisini benimseyen irili ufaklı gruplara birtakım yönelimler ve öneriler sunduğunu, ama kararların her grup tarafından bağımsız olarak alınıp hayata geçirildiğini düşünmek için elimizde pek çok neden var. Burada Afganistan, Pakistan ve bir ölçüde Irak’ı istisna tutabiliriz. Bin Ladin ve etrafındaki çekirdek kadro bu ülkelerle özel olarak ilgileniyorlardı. Dolayısıyla bin Ladin’in ölümü en çok bu ülkelerdeki durumda ciddi değişiklikle yol açacaktır.

3-ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinde misilleme eylemleri olur mu?

Amerikan vatandaşları nasıl sevindiyse, özellikle İslam dünyasında ve Batı’da yaşayan Müslümanlar arasında bin Ladin’in ölümüne üzülen çok sayıda kişinin bulunduğu kesin. Bunların arasından Batılı hedeflere fevri saldırılar düzenlemek isteyenler çıkabilir ve istihbarat servislerinin denetim ağları dışında olanlar bu açıdan kısmi başarılar da elde edebilirler. Ama önemli olan örgütlü grupların ve tabii ki El Kaide merkezinin ne yapacağıdır. Aslına bakılacak olursa El Kaide gibi bir şebekenin, tıpkı 11 Eylül’de olduğu gibi Batılı hedeflere saldırması için herhangi bir bahaneye ihtiyacı yok. Şartlar olgunlaştığında ve hazırlıklar tamamlandığında her an her yerde saldırı düzenleyebilecek bir yapıdır El Kaide. Eğer bir süredir hazırlığı yapılmakta olan sansayonel bir eylem varsa, bunun bin Ladin’in anısına hızlandırılması pekala söz konusu olabilir. Ancak normal şartlarda etkili bir misillemenin zaman alacağını düşünebiliriz. Şurası muhakkak ki, bin Ladin’in ölüm yıldönümleri bundan böyle tüm dünyanın alarma geçtiği günler olacak.

4-ABD “teröre karşı savaş”ı kazandı mı?

Öncelikle şunu vurgulayalım: Başkan Bush’un, 11 Eylül’ün ardından “teröre karşı savaş” ilan etmesi son derece yanlıştı. Ortada elle tutulur, gözle görülür bir ordu olmadığı için ABD’nin düşmanının Müslümanlar olduğu yolunda bir algı tüm dünyaya hakim oldu ki bunun yaratmış olduğu travmaların etkileri yıllarca süreceğe benziyor. Bush’un beceremediğini, “barışçı” bir imajla iktidara gelen, bazı rakipleri tarafından terörle mücadeleyi sekteye uğratacağı söylenen, hatta hakkında Müslüman olduğu söylentileri çıkarılan Obama başardı. Ancak yaklaşık 10 yıl sonra bin Ladin’in öldürülmesiyle bir zafer kazınılmış olunmaz, olsa olsa bir intikam alınmış olur. Eğer bundan sonra doğru adımlar atılmazsa bin Ladin’in öldürülmesi “küresel cihad” anlayışının sonu değil, tam tersine yepyeni ve taze bir başlangıcı haline gelebilir.

5-Bin Ladin’in ölümü Ortadoğu’daki ayaklanmaları nasıl etkiler?

Eğer bu ölüm, Washington’un temenni ettiği gibi El Kaide ve benzeri yapılara öldürücü bir darbe anlamına geliyorsa söz konusu ayaklanmaların önü iyice açılacak demektir. Şöyle ki hemen hemen tüm ülkelerde İslamcılar, muhalif hareketlerin asli unsurları arasında yer alıyorlar ve içlerinde hatırı sayılır oranda radikal unsurlar da bulunuyor. İşte birçok Batılı devlet, bildikleri otoriter/totaliter rejimlerin yerlerini radikal İslamcı rejimlere bırakma ihtimalinden hayli ürküyorlardı. Bin Ladin’in ölümünün ardından Batılı devletlerin bu kaygıları iyice azalabilir ve onların vereceği desteklerle muhalefet hareketleri daha hızlı bir şekilde başarıya ulaşabilirler.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
24.10.2024 Altan Tan ile söyleşi: Kim çözüm istiyor, kim istemiyor?
24.10.2024 Transatlantik: TUSAŞ saldırısı, Öcalan’ın mesajı ve “çözüm süreci” - ABD seçimlerine son 12 - Fethullah Gülen’in ölümü
23.10.2024 Gazeteci Ahmet Dönmez ile Fethullahçılığın geleceği üzerine söyleşi: "Bu yapıyı dünya-daki hemen her sıklet merkezi yönetmek isteyecektir”
22.10.2024 “Mahrem yapı”yı yakından takip eden eski bir Fethullahçı’nın öngörüsü: "Başa Abdullah Aymaz geçer, ama esas lider Mustafa Yeşil olur”
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı