Başak Demirtaş’ın adaylık açıklaması: “Kimler mutlu, kimler mutsuz oldu?”

07.02.2024 medyascope.tv

7 Şubat 2024’te medyascope.tv'de yaptığım değerlendirmeyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Merhaba, iyi günler. Uzun zamandır yapmadığım bir şeyi yapıyorum; sıcağı sıcağına bir yorum, çok hızlı. Eski Periscope günleri gibi. O zamanları hatırlayacaktır izleyenler. Evet, YouTube zamânında da bunları yapmak nasipmiş. Başak Demirtaş biraz önce yazılı bir açıklama yaptı ve İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığına aday olmayacağını, partili yetkililerle görüştüğünü, ortak karar aldıklarını açıkladı. Ardından yine DEM Parti’den Merkez Yürütme Kurulu adına yazılı bir açıklama geldi. Onlar da aynı şekilde açıklama yaptılar. Her iki açıklamanın sonunda da, “Partimizin resmî açıklamaları dışındaki hiçbir açıklamaya îtibar edilmemesini, hiçbir spekülasyona prim verilmemesini özellikle ricâ ediyoruz” dediler. Hem Başak Demirtaş dedi hem de DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu. Bu şu âna kadar 31 Mart yerel seçimleriyle ilgili en kritik, önemli gelişmelerden birisi. Ve bu açıklamanın ardından memnun olan, bundan kârlı çıkan ya da çıkacağını düşünen ve rahatsız olanları ayrı ayrı ele almakla işe başlayabiliriz. Öncelikle kimler memnun oldu? Tabiî ki en çok Ekrem İmamoğlu memnun oldu. Çünkü DEM Parti’nin aday çıkarıp çıkarmayacağı, çıkarırsa güçlü bir aday çıkarıp çıkarmayacağı tartışması hep var. Kamuoyu yoklamaları yapılıyor. Kendileri de yaptırıyor. Meselâ bugün bir haber gördüm. Ekrem İmamoğlu’nun kurmaylarından birisi araştırmalarına göre Başak Demirtaş’ın %7 civârında oy aldığını söylemiş. Ne derece doğru bilmiyorum. Ama şurası muhakkak ki Başak Demirtaş, isim olarak, Selahattin Demirtaş’ın eşi olarak ve Selahattin Demirtaş’ın ve genel olarak Demirtaş âilesinin DEM Parti tabanında yarattığı büyük sempati ve desteğe bağlı olarak çok yüksek, yani DEM Parti’nin alabileceği en yüksek oyu alma potansiyeline sâhipti. Dolayısıyla Ekrem İmamoğlu herhalde rahat bir nefes almıştır. DEM Parti aday çıkarsa da bundan sonra çıkaracağı her adayın bir anlamda formalite gibi olacağı gözükecek.
Bir diğer kârlı çıkan tabiî ki DEM Parti oldu. DEM Parti de üzerinden çok büyük bir yükü attı. Çünkü İstanbul’da aday çıkarıp çıkarmama meselesini, kendilerinin “Kent uzlaşısı stratejisi” dediği olayın önemli bir ayağı olarak görüyorlardı ve birtakım görüşmeler, pazarlıklar vs. yapılıyor ve İstanbul’da aday çıkarma meselesinde formül sanki düşük profilli bir adaya doğru gidiyordu. Yani DEM Parti bir aday çıkaracak, ama aday çok güçlü olmayacağı için DEM Parti seçmeni daha güçlü, kazanma ihtimâli daha yüksek olan Ekrem İmamoğlu’na oy verecek gibi bir formüle gidiyordu. Fakat Başak Demirtaş, adını ortaya atınca, “Ben aday adayıyım” deyince işler çok değişmişti. Başak Demirtaş gibi bir isim varken DEM Parti’nin İstanbul’da başka bir isim göstermesi pek mümkün değildi. Elinden bir kartın alınması anlamına gelmişti Başak Demirtaş’ın ortaya çıkışı ve dolayısıyla şimdi DEM Parti de bayağı bir rahat nefes almış oldu.
Bir diğer taraftan tabiî ki Başak Demirtaş ve Selahattin Demirtaş, burada gördük, güçleri bir kere daha test edildi. Seçime aday olarak girseydi ne sonuç alırdı bilemiyoruz, tahminlerde bulunabiliyoruz. Ama bu hâliyle bu olayın bu kadar önemli olması zâten Demirtaş isminin, gerek Selahattin Demirtaş gerek Başak Demirtaş isminin Türkiye’de siyâsette ne kadar güçlü olduğunu bize gösterdi. Bakıyoruz açıklamalara: “…karşılıklı istişâreler”. Belli ki uzun bir süredir iki taraf bu konuyu konuşuyor. İki taraf derken, tabiî ki Başak Demirtaş ve DEM Parti’nin konuştuğunu söylüyoruz. Ama bir şekilde Selahattin Demirtaş’ın da işin içerisinde olduğu muhakkak. Selahattin Demirtaş’ın –dünkü yayında da dile getirdim– DEM Parti’den daha fazla, daha güçlü, daha popüler olduğu ortada. Yıllardır cezâevinde olmasına rağmen bir tür fiilî lideri durumunda. Ve böylece burada görüşmelerin bir şekilde Edirne’yi de kaplayacak şekilde yapıldığını ve sonuçta bir mutâbakata varıldığını görüyoruz ve buradan hepsi bir şekilde mutlu ayrılıyor. Peki mutsuzlar kim? Tabiî ki öncelikle Murat Kurum. Murat Kurum şu anda, kendileri de anketler yaptırıyorlardır, anketlere inanın inanmayın ama yine de bir nabız var ortada ve başa baş geçme ihtimâli yüksek bir seçimden bahsediyoruz. Ve burada adaylar, aldıkları, alabildikleri oy kadar, kaptırdıkları ya da kaptırabilecekleri oylara da bakıyorlar. Meselâ CHP’nin adayının DEM Parti’den ne kadar oy alabileceği Murat Kurum için de AKP için de son derece önemliydi. Ve Başak Demirtaş ismi, DEM Parti tabanından CHP’ye gidecek oyların azalacağı düşüncesiyle gerçekten onlara bayağı bir rahat nefes aldırmıştı. Şimdi bu olmuyor. Bundan sonra çıkacak adayın her kim olursa olsun başta da dediğim gibi etkisi çok fazla olmayacak. Belki hiç aday çıkarmayacak. Muhtemelen bir aday çıkaracak, ama Başak Demirtaş gibi güçlü bir isim olmayacak.
Tabiî diğer kızan ya da gayrimemnun olan, İstanbul’da esas yarışan Recep Tayyip Erdoğan. Cumhurbaşkanı Erdoğan herhalde bu gelişmeden hiç memnun olmamıştır ve büyük bir ihtimalle bu gelişmenin ardından tekrar CHP ile DEM Parti’nin ve bölücülerin ve teröristlerin vs. işbirliği içinde olduğu temasını güçlü bir şekilde işleyeceklerdir. Ama bu propagandanın 5 yıl önce işe yaramadığını gördük. Bu sefer yarar mı? Ben yarayacağını düşünmüyorum ve de aklıma birden Fatih Erbakan’ın cumartesi günü yaptığı açıklamadaki, neden ittifakla gitmedikleri açıklamasındaki 3. madde geliyor. Ne demişti? “Bu, son seçimler gibi bir beka seçimi değil. Yerel seçimlerde beka meselesi söz konusu olamaz. Çünkü biz belediye başkanı seçiyoruz. Cumhurbaşkanı seçmiyoruz. Bunun bölücülük vs. ile alâkası yok” demişti. Gerçekten 5 yıl önce böyle olmuştu. Ama yine de bunu kullanmak isteyeceklerdir.
Şu hâliyle bakıldığı zaman, muhtemelen şöyle bir tabloyla karşı karşıya kalacağız: İstanbul’da bir aday olacak; yine bir kadın aday olabilir. Başak Demirtaş o kadın adayın kampanyasında yanında da durabilir, görev de alabilir ya da onunla berâber bir iki faaliyete de katılabilir. Ama Başak Demirtaş dışındaki bir aday çıkartan DEM Parti’nin çok da fazla İstanbul’a asılmayacağını, asılsa bile çok da fazla koparamayacağını, kendi tabanını yanına çekemeyeceğini göreceğiz. Fakat şunu unutmamak lâzım: DEM Parti tabanı içerisinde çok güçlü bir şekilde CHP’den rahatsızlık duyguları var. Bu duyguların giderilebilmesi için sâdece ve sâdece zayıf bir aday yeterli olmayacaktır; aynı zamanda DEM Parti’nin o kent uzlaşısı dediği perspektifte CHP’nin bu süreçte neler yapacağını da merak edeceklerdir. Ama şu aşamada çok önemli bir eşik aşılmış oldu. Başak Demirtaş çekilerek ne diyor? “Gelinen aşamada benim İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylık beyânımın bir başvuruya dönüşmemesi konusunda ortak görüş birliğine varmış bulunmaktayız. Partimizin îlân edeceği adaylar hepimizin adayları olacak ve tüm gücümüzle bu kıymetli arkadaşlarımızın arkasında duracak, partimizin başarısı için çalışacağız.” Bu aynı zamanda Başak Demirtaş ve Selahattin Demirtaş’la DEM Parti arasında tırmanır gibi olan gerginliğin ya da rekabetin –artık ne derseniz–, onun da belli bir yerde durdurulduğunu bize gösteriyor; ama sonlandığını söylemek mümkün değil. Bundan sonra, seçim sonrasında herhalde Selahattin Demirtaş büyük bir ihtimalle, Ben aktif siyâsetle ilgilenmiyorum” karârından vazgeçip daha fazla eskisi gibi karşımıza çıkacak. Ama şu aşamada önemli olan yerel seçimlerde ne olacağıydı. Başak Demirtaş “Aday adayıyım” diyerek dengeleri alt üst etmişti; şimdi tekrar dengeleri alt üst etti diyelim. Ve o çok rahatsız edici tâbiri kullanalım: “Artık kartlar yeniden dağıtılıyor İstanbul’da” diyerek noktayı koyalım. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler. 



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
21.07.2024 Yeni kutuplaşma konumuz: Sokak hayvanları
16.07.2024 Transatlantik: Trump zaferi garantiledi mi? J.D. Vance nasıl biri? Erdoğan-Esad görüşmesine doğru
14.07.2024 Din yorgunlarının ülkesi: Türkiye
12.07.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (222): Nagehan Alçı ne yapmak istiyor? Avrupa’da ve Türkiye’de sol, Erdoğan-Esad yakınlaşması olur mu?
10.07.2024 Transatlantik: İngiltere & Fransa seçimleri - İran’da Pezeşkiyan dönemi - NATO’nun 75. yılı
10.07.2024 Mesut Yeğen ile söyleşi: Yerel seçimlerden üç ay sonra CHP’nin tablosu kalıcı mı?
09.07.2024 “Schadenfreude”: Başkalarının acısına sevinmek
07.07.2024 Nagehan Alçı yalnız mıdır, değil midir?
05.07.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: 31 Mart’tan bu yana neler değişti, neler aynı kaldı?
05.07.2024 Ruşen Çakır, Kemal Can ve Kadri Gürsel ile Haftaya Bakış (221): Sinan Ateş Dâvâsı’ndan öğrendiklerimiz - Demiral’ın “bozkurt” sevinci - Esad ile normalleşme
21.07.2024 Yeni kutuplaşma konumuz: Sokak hayvanları
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
11.02.2016 Hesabên herdu aliyan ên xelet şerê heyî kûrtir dike
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı