Bağımsız Kürt devletinin önündeki engeller

25.04.2012 Vatan
Read in English

Dünkü yazımızda Irak’ın bölünmesi ve buna paralel olarak bağımsız bir Kürt devleti kurulması ihtimalinin her geçen gün arttığı tespitini yapmış, bu gelişmenin önünü almanın mümkün olmadığını kavrayan Ankara’nın da doğacak bir Kürt devletinin hamiliğine kendini hazırlamakta olduğunu ileri sürmüştük. Tabii ki bunun aslında Turgut Özal’ın hayali olduğunun da altını çizmiştik.

Öteden beri “devletsiz halk” olarak adlandırılan Kürtlerin bağımsız bir devlete kavuşması kuşkusuz son derece tarihi ve sırf bu nedenle bile aynı ölçüde zor ve sorunlu olacaktır. İşte bugün, Kürtlerin devletleşmeye doğru evrilmeleri sürecinde karşılarına çıkabilecek sorunları özetle ele almaya çalışacağız:

Türk milliyetçiliği: Türkiye’de gerek “resmi”, gerek “sivil”, gerekse “karma” (diğer bir deyişle yarı-resmi) milliyetçi söylem esas olarak devletin bekası, yani varlığını sürdürmesi temeli üzerinde yükselir. Devletin bekasının olmazsa olmazı da ülkenin “bölünmez bütünlüğü”dür. Yani Türk milliyetçilerinin en büyük kaygısı, ülkenin bölünmesi, daha açık söyleyecek olursak Kürtlerin kopmasıdır. Sırf bu nedenle Türk milliyetçileri uzun bir süre, Kürt diye ayrı bir etnik grubun varlığını bile reddetmişlerdir. Her ne kadar son yıllarda inkâr politikaları eskisi kadar güçlü olmasa da, Türk milliyetçiliğinin Kürtlere herhangi bir statü verilmesini onaylama noktasına erişmiş olduğu söylenemez. Irak’ta Kürdistan’ın ilan edilmesinin beraberinde Türkiye Kürtlerinin durumunda değişiklikleri kaçınılmaz kılacağı için, buna Türk milliyetçilerinin çok gürültü bir şekilde karşı çıkacakları açıktır.

Normal şartlarda Irak’ta bağımsız bir Kürt devletine destek vermesinin, hatta buna göz yummasının bile AKP hükümetini içerde çok ciddi bir şekilde zorlaması beklenir. Fakat gerek MHP’nin gündem belirleme gücünü giderek yitirmesi, gerek AKP’nin son 10 yılda Türk milliyetçiliğini belli ölçülerde dönüştürerek kapsama alanına alması nedeniyle bu zorluğun altından kalkması mümkündür. Fakat bunun için hem bir yandan Kürt olmayan kesimleri, bir bölünmenin (dolayısıyla Irak ve Türkiye Kürtlerinin bağımsız bir devlet çatısı altında birleşmelerinin) asla söz konusu olmadığına ikna etmesi; diğer yandan Kürtlere de, bağımsızlık fikrini geri plana itecek ölçüde tatmin edici bir statü sunabilmesi gerekiyor. Ama herşeyden önce eli silahlı PKK varlığını bir şekilde sona erdirmesi şart.

Arap milliyetçiliği: Irak Kürtlerinin kopması kuşkusuz ülkenin Arap çoğunluğunu da öfkelendirecektir. Azınlıktaki Sünni Araplar, Kürtlere paralel olarak kendilerine de ayrıcalıklı bir statü (kimbilir belki de bağımsız bir başka devlet) tanınması karşılığında sessiz kalabilirler ama çoğunluğu oluşturan Şii Arapların bölünmeyi engellemek içinden ellerinden geleni yapacakları açıktır.

Öte yandan Arapların çoğunlukta olduğu bir ülkenin bölünmesine diğer Arap halkları ve devletlerinin de hoş gözle bakması beklenemez. Belki şu aşamada bağımsız bir Kürt devletini engelleyebilecek güçte ve örgütlülükte bir Arap milliyetçiliği söz konusu olmayabilir ama bağımsız Kürdistan, zaten iyi olmayan Kürt-Arap ilişkilerinde mesafenin daha da açılmasına, çok güçlü nefret ve düşmanlık tohumlarının atılmasına neden olacaktır.

İran: Tahran rejiminin Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinden rahatsız olması için birçok neden var. Öncelikle böyle bir devlet İran Kürtleri için de tam anlamıyla bir cazibe merkezi olacak, onlar arasındaki ayrılıkçı fikirleri daha da güçlendirecektir. İkinci olaraksa, Iraklı Şii Arapların esas olarak İran’ın müttefiği olduğunu hatırlatmak yeterli olabilir. Irak’ın Güney’inin Kuzey’le sıcak çatışmaya girmesi durumunda Tahran’dan çok güçlü destek alacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Görüldüğü gibi Irak’ta bağımsız Kürdistan’ın ilanı bölgemiz ve ülkemizdeki dengeleri tamamen değiştirmeye aday tarihi bir gelişme olur. Bu yeni duruma uyum sağlayabilen devlet ve rejimlerin güçlenip, uyum sağlayamayanların da hızla tasfiye olacağı muhakkak. Sonuçta herkes için risk ve fırsatın birlikte olacağı çetin bir süreçle karşı karşıyayız.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
05.03.2025 CHP soruşturma yağmurundan nasıl etkileniyor? Hatem Ete ile söyleşi
02.03.2025 Yeni çözüm sürecine yönelik bazı itirazlar ve bunlara cevaplarım
26.02.2025 Kardeşim Ahmet Sever’e veda
25.02.2025 AK Parti diye bir parti kaldı mı?
24.02.2025 AKP’nin transferleri: “Kazan kazan” mı?
23.02.2025 AKP Türkiye’yi dönüştürürken kendisi de dönüştü
23.02.2025 AKP Kongresi: Dağ da yok fare de
22.02.2025 Tarihi ve çok zor bir dönemden geçiyoruz
21.02.2025 Haftaya Bakış (255): TÜSİAD ve Erdoğan çatışması | CHP tartışmaları | İmralı heyeti Irak’ta
09.03.2025 Türkiye’den, Suriye’deki Alevileri hedef göstermenin sakıncaları
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı