Amerikan derin devletinin sırlarını döken kitap: Hayalet Savaşları

15.01.2006 Vatan

Vatan Gazetesi Kitap Eki
47 yaşındaki Steve Coll, ABD’nin en itibarlı gazetecilerinden biri. 1990’da Amerikan basınının en saygın ödülü olan Pulitzer’i kazanmış olan Coll, kariyerinin en büyük çıkışını geçen yıl yaptı. 2004’de piyasaya çıkmış olan ve yakınlarda Türkçe’ye de çevrilen Hayalet Savaşları (Ghost Wars) adlı kitabıyla ikinci kez Pulitzer’i, ayrıca Dış İlişkiler Konseyi’nin Arthur Ross Ödülü’nü, Watson Enstitüsü’nün Lionel Gelber Ödülü’nü aldı. Kitabın çok uzun bir alt başlığı var: “Sovyet İşgalinden 10 Eylül 2001’e kadar CIA, Afganistan ve Bin Ladin’in Gizli Tarihi”. Hayalet Savaşları’nın başrolünde Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) var. Ama bu epey sakar, beceriksiz ve hantal bir “esas oğlan”. Üstelik hem kendi içinde, hem de Dışişleri, Savunma Bakanlığı, Federal Soruşturma Bürosu (FBI) gibi kardeşleriyle tam bir çekişme içinde. Kitap için devlet başkanları, bakanlar, diplomatlar, casuslar ve mücahitlerle görüşen, her cümlesinin kaynağını muhakkak belirten Coll, birbirinden ilginç ve önemli, sayısız ayrıntıyı gün ışığına çıkarmış. Sonuçta ortaya sadece CIA’yi değil, tüm Amerikan sisteminin işleyişini gözler önüne seren dev bir eser çıkarmış. “Gizli tarih”, “perde arkası”, “gerçek yüz” gibi klişelerden çok çekmiş birisi olarak kitabı, yazarın bir imza günü sırasında çekine çekine satın aldım. 703 sayfalık eseri otobüste, metroda, uçakta, yatakta, kısacası her yerde, satır satır okudum. Çok şey öğrendim, çok beğendim ve çok kıskandım. Hayalet Savaşları’nın hayatımda okuduğum “en başarılı araştırmacı (isterseniz “soruşturmacı” deyin) gazeteci kitabı” olduğunu tereddütsüz söyleyebilirim. Dünyanın dört bir tarafında, kimisi hâlâ görev başında, kimisi emekli onlarca kaynağa ulaşmak, onları konuşmaya ikna etmek, ağızlarından en mahrem bilgileri alabilmek, bunları ucuzluğa asla kaçmadan, alabildiğine sade bir dil ve teklemeyen bir kurguyla anlatabilmek gerçekten takdire şayan. Peki bizde neden böyle kitaplar yazılmaz, yazılamaz? ABD gibi emperyal(ist) bir ülke olmadığımızdan mı? Halbuki bizim tarihimizde de hayli karanlıkta kalmış nice olaylar, dönemler var: Darbeler, Kürt sorunu, cumhuriyetin ilk yılları, Soğuk Savaş dönemi… Aslında bu tür konularda yazılmış çok kitap var piyasada ama bunların çoğu birkaç kaynaktan beslenen, “anlatma”dan çok “tavır alma”yı önemseyen çalışmalar. Biz sorun galiba şunlardan kaynaklanıyor: Devletin hemen hemen her kademesinde görev yapanlar “devletin bekası” adına her türlü bilgiye “devlet sırrı” gibi bakıyorlar; gazetecilerden korkuyor, onlara güvenmiyorlar. Gazeteci de genellikle resmi görevlileri küçümsüyor, onlardan öğrenmek değil, zaten bildiğini (daha doğrusu bildiğini sandığını) doğrulatmak istiyor. Sonuçta gazeteci-siyasetçi ya da bürokrat ilişkilerde “ülkenin çıkarları”ndan ziyade karşılıklı “bireysel çıkarlar” temel alınıyor. Öte yandan Coll gibi gazeteciler ve Hayalet Savaşları gibi kitaplar alabildiğine eleştirdikleri Amerikan sisteminin yanlışlarından arınıp kendini yeniden üretebilmesine inanılmaz katkı sağlıyorlar.

Steve Coll 1989-92 arasında Washington Post’un Güney Asya Büro Şefliğini yapmış. O zamandan beri takip ettiği Afganistan olayını kitaplaştırmaya 1998’de Post’a yazıişleri müdürü olduğunda karar vermiş. Coll 2005 sonlarına doğru Post’tan ayrıldı ve New Yorker dergisinde çalışmaya başladı. Dergide son çıkan haberinde Usame bin Ladin’in Suudi Arabistan günlerini tanıkların ağzından anlattı. Anlaşılan iddialı bir bin Ladin ve/veya Suudi Arabistan kitabı da yolda. Coll sorularımızı şöyle yanıtladı:
Bize bambaşka bir “derin Amerika” anlatıyorsunuz. Amerikan sisteminin mükemmelliği hakkında bildiklerimiz yanlış mı gerçekten? Coll: Kitaba başlarken ben de neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Sadece olaylar ve gerçeklerle ilgilendim. Evet dünyada çoğu kişi CIA’ye çok büyük güç ve önem atfeder. Ama CIA’de işlerin nasıl yürüdüğünü öğrendikçe, bu iddialar bana çok komik gelmeye başladı. ABD’nin istihbarat konusunda yetkin olduğu doğrudur. Ama bu güç büyük ölçüde teknolojiye dayanır. Bütçenin büyük bir kısmı, elektronik takip yapan NSA’ya (Ulusal Güvenlik Ajansı) gider. CIA ise insan temelli istihbarat yapar, ajan ve casus devşirir, örtülü operasyonlar düzenler. ABD teknik istihbaratta dünyanın en iyisi, ama CIA için aynı şeyi söylemek imkansız.
İstihbaratın bir de analiz boyutu var… Coll: Amerikan sistemi her türden katkıya açık ve birçok kanaldan yığınla bilgi birikiyor. Analiz işi CIA’nin tekelinde değil. Bazen çok doğru analizler yapılmakla birlikte çoğunluğu yanlış çıkıyor. Doğru analiz bir bakıyorsunuz Dışişleri’nden, bir bakıyorsunuz üniversiteler, basın gibi açık kaynaklardan geliyor. CIA’nin esas açmazı, Soğuk Savaş döneminden miras olan o kapalı yapısını koruması ve gizli kaynaklara aşırı değer vermeye devam etmesi. Bir diğer sorun da elemanların kalitesi. Soğuk Savaş’tan sonra parlak beyinler finans, bilgisayar, sinema, medya gibi sektörleri tercih eder oldu. Halbuki Kennedy zamanında, Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında ve hatta Vietnam Savaşı döneminde çok parlak isimler CIA’ye akmışlardı. Tabii 11 Eylül’den sonra durum tekrar değişti ve parlak gençler, milli duygularla yeniden devlette çalışmayı arzular oldular. Ama bunların olgunlaşması için en aşağı bir on yıl geçmesi lazım.
Kitabınızda devletin farklı kesimleri arasında müthiş ayrılıklar, çekişmeler ve çatışmalar olduğu görülüyor… Coll: Evet mesela Dışişleri ile CIA birer kardeşler ama birbirlerinden de çok farklılar. İşte Milli Güvenlik Konseyi’nin (NSC) bütün bunları bir çatı altında toplaması gerekiyor. Ama NSC hem dar bir kadroya sahip, hem de asli görevi Başkan’ı bilgilendirmek olduğu için bu çetin görevin altından kalkamıyor. Bütün çabalara ve alınan önlemlere rağmen farklı bölümlerin koordinasyon ve işbirliği günümüzde de sağlanabilmiş değil. Çok önemli bazı fırsatların bu tür çekişmeler nedeniyle kaçırılmış olduğunu görmek utanç verici.
Kitabınız meşhur komplo teorilerini geçersiz kılmaya aday… Coll: Pakistan’da çalışırken, dostlarım ülkelerinde olup biten her şeyden CIA’yi sorumlu tutarlardı. Hiç kuşkusuz o kadar para ve silah akıttılar ki cihadın seyri değişti. Ama ben kitapta CIA’nin değil, tam tersine Pakistan Gizli Servisi’nin (ISI) CIA ve ABD’yi yönlendirmiş olduğunu gösteriyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
10.11.2024 Abdullah Öcalan’a sormak istediğim 20 soru
10.11.2024 Hasan Cemal ile söyleşi: Zamâne Diktatörleri
07.11.2024 Burak Bilgehan Özpek ile söyleşi: Bahçeli DEM Parti açılımından ne umuyor, ne bulabilir?
06.11.2024 Transatlantik: Trump nasıl kazandı? Türk-Amerikan ilişkileri nereye?
05.11.2024 Hatem Ete ile söyleşi: Bahçeli ile Erdoğan ayrışıyor mu?
03.11.2024 Fethullah Gülen öldüğüyle kaldı
01.11.2024 Ruşen Çakır ve Kemal Can ile Haftaya Bakış (239): Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı - CHP ne yapacak?
30.10.2024 Transatlantik: ABD seçimlerine son 5 - Türkiye’de çözüm süreci tartışmaları İsrail’in İran’a cevabı
27.10.2024 Ertuğrul Özkök niçin Fethullah Gülen’i çok sevmişti?
19.11.2024 Nihayet birilerinin beklediği ve umduğu gibi Devlet Bahçeli geri adım mı attı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı